TV haberlerinde görüntüleriyle yansıtılan bir saldırı karşısında pek çok yurttaş gibi ben de donakaldım. Başbakanlığa bağlı İHDK'nın hazırladığı raporun değerlendirilmesi ile ilgili bir basın toplantısı yapan Prof. Kaboğlu'na yapılan fiziki saldırıya gerçekten demokrasi yanlısı pek çok kişiden aynı tepki yükseldi. Artık demokratik Batılı bir ülke olmak istediğimize dünyayı inandırmaya kalktığımız, bu yönde yasalar çıkardığımız böyle bir dönemde bu davranışın hangi demokratik hakka girdiğini kim açıklayabilir ki?
Fikre karşı fikirle cevap vermeyi ne zaman öğreneceğiz? Hele hele, demokratik toplumlarda demokratik hakların kullanımında önemli bir yeri olan sivil toplum kuruluşlarına mensup olduklarını iddia edenlerin böyle bir tavır sergilemesi anlaşılır gibi değil. Sivil Toplum Kuruluşu mensuplarının herkesten önce öğrenmeleri gereken şey, en yanlış buldukları fikirlere bile fikirle cevap vermek olduğudur.
Prof. Kaboğlu'nun arkasından yanaşarak önündeki kağıdı hızla çekip bağırıp çağırarak yere atan kamu sendikaları mensubu kişiye niye böyle bir fiziki saldırı yaptığı sorulduğunda, şiddet uygulamadığını söylemesi işin en trajikomik yanıydı.
Kaba güç gösterisini demokratik hak kılıfıyla meşrulaştırmak isteğine kimse izin vermemeli. Demokrat oldum demekle demokrat olmak arasındaki farkı iyi algılamak gerek.
Bir bakıma bu tür davranışlara tepkilerimizi göstermezsek kabul ettiğimiz anlamına gelebilir toplumsal gerçeğinden kalkarak, artık bu tür tavırlara geçit vermemeliyiz diye düşünüyor ve birçok vatandaş gibi ben de bu tavrı kınıyorum.
Sevgi ÖZKAN (Sosyolog)
İSTANBUL