Geçtiğimiz hafta sonu Bodrum'a uzandık. Orada karşılaştığımız en hoş sürprizlerden biri, Orfoz'un şubesiydi. Benim yazıları takip edenler bilir: Marmaris Bozburun'da Orfoz adlı bir restoran var. Selçuk ve Güneş Bozçağa'nın işlettiği Orfoz, bizim için çöldeki vaha gibidir. Rakı... Balık... Fırında midye... Kılıç balığı füme... Deniz ürünleri makarnası... Karşıda deniz... Püfür püfür esen Akdeniz rüzgarı... Sohbet, muhabbet... Selçuk Bey ile Güneş Hanım'ın iki oğlu var: Çağrı ve Çağlar. Yıllar içinde yeme-içme-servis işini gayet iyi öğrendiler. Ve Orfoz'un şubesini Bodrum'da açtılar. Halikarnas'ta, ünlü Mavi Bar'ın hemen yanında. Küçük, şirin, mütevazı bir restoran. Çağrı ile Çağlar fırında midye konusunda gayet iddialı. Zaten restoranın adına da 'mide evi' ibaresini eklemişler. Orta boy bir güveç kabında hazırlanan fırın midye o kadar lezzetli ki... 'Parmaklarını da yersin' deyimini haklı çıkartıyor. (Laf aramızda Çağrı'nın midyeleri, babası Selçuk Bey'inkilerle yarışıyor. Aile kavgasına mahal vermeden konuyu kapatıyorum.) Bir keresinde, yurt dışından dönerken, 8-10 saatliğine Paris'te durmuş ve koşa koşa Belçika kökenli midye restoranı Leon'a gitmiştik. Gerçekten güzeldi Leon'un midyeleri. Ama işte buraya yazıyorum: Ben Orfoz'unkileri tercih ederim. Yolunuz Bodrum'a düşerse ve midye seviyorsanız, Orfoz'a mutlaka uğrayın. Tabii birçok başka deniz ürünü de var ama midyeyi tatmalısınız. Lezzet konusunda hayal kırıklığına uğrayacağınızı sanmam. Not: Tabii eğer bir aksilikle karşılaşırsanız çekinmeden, açık açık Çağrı ile Çağlar'a söyleyin, beni haberdar edin.