TGRT'deki "Serap Ezgü Sizin Sesiniz" programına telefon bağlantısıyla katılan bir izleyici: "Ayağım kırıldı, evde yatıyorum" dedi. Serap Ezgü teselli etmeye çalışırken ne dese beğenirsiniz? "Oh ne iyi, yattığınız yerden bizi seyrediyorsunuz!.."
GAF KÜRSÜSÜ
Mustafa Sarıgül, atv Ana Haber'de "Baykal hem yargıç, hem hakim, hem savcı rolüne soyunuyor" dedi. Ama hakim ile yargıç zaten aynı anlama geliyordu.
BİZİM DECODER
National Geographic'deki "Cehennemden Gelenler" adlı belgeseli izlerken, eklembacaklılar hakkındaki pek çok önyargımdan kurtuldum ve bu canlıların özel dünyaları hakkında çok daha detaylı bilgi sahibi oldum. Programda önce akrepler tanıtıldı. Akrep; soğuk, itici, çirkin bir hayvan olarak bilinir. Hatta "sinsilik" sembolü olarak görülür. İçten pazarlıklı, hain karakterli insanlara "akrep" yakıştırması yapılır. Ama öğrendim ki akrepler yalnızca köşeye sıkıştırıldıklarında ve saldırıya uğradıklarında sokarlarmış. (Yani pek çok insandan çok daha dürüst oldukları söylenebilir) Üstelik eklembacaklılar dünyasındaki en cefakar ve sevgi dolu anne onlarmış. Yumurtalarının döllenme süreci, ömürlerinin yarısını işgal edermiş. Yavrularını dünyaya getirdikleri o en sıkıntılı süre ise 10 günü bulurmuş. Üstelik yavrularını bu türdeki başka hiçbir canlıda rastlanmayacak şekilde 3 hafta boyunca sırtlarında taşırlarmış. Ve yıllardır dilden dile dolaşan "Etrafı ateş çemberiyle sarılan akrep kendini sokarak intihar eder" söylencesi, koca bir yalandan ibaretmiş. Zira bütün akrep türleri kendi zehrine karşı bağışıklıymış.