Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Güle güle hocam...

Gitti.... Koca çınar devrildi... Kanser denilen hastalığın bulunmuş tek aşısı, artık yok. Kazım Ağabey'i kaybettik... 80'li yılların ortalarıydı. Tıfıl bir muhabir olarak Beşiktaş'ın antrenman yaptığı Şeref Stadı'nda şaşkın şaşkın dolaşırken, bir adam gördüm uzaktan. Beyaz trençkotunu omuzlarına atmış, elinde tespihi, kaytan bıyığıyla eski İstanbul kabadayılarını anımsatıyordu. "Kim bu?" diye sordum. "Aman" dediler, "Uzak dur. Kazım Kanat o... Aksi adamın tekidir..." Cahil cesareti işte. Gidip, kendimi tanıttım. Ters ters baktı... Ama o günden sonra tıfıl muhabirin en büyük hocası oldu... Yıllar sonra Kazım Ağabey'e zorla bir antika Mercedes aldırdım. Büyük keyifle kullandı. Teşekkür için bana ta Yeni Zelanda'dan getirttiği, çoban şapkalarından birini hediye etti. Yarın cami avlusunda arkasından bu şapkayı sallayacağım... Ve içimdeki ukde... Küçükkuyu'dan onun için zeytinyağı getirmiştim. Şifa niyetine... Veremedim, bu dünyaya kısmet olmadı... Bir başka alemde inşallah... Kartal pençesini, Bodrum meltemini, spor stüdyoları en gür sesini, gazete sayfaları Don Kişot'unu kaybetti. Allah gani gani rahmet eylesin...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA