Ezel'deki diyalogların giderek gerçek dünyadan koptuğuna şahit oluyorum. Evet, söylemler derin, hepsi mesaj yüklü, teşbihler, betimlemeler, örneklemeler muazzam. Ama kaç insan gerçek yaşamda böyle "kitap diliyle" konuşur ki? Tevfik, Ali'ye bir konuşma yaptı ki, sanırsınız, Sartre kanatlanıp, diziye konmuş. Eyşan, Cengiz'in erkekliğine dokunurken (mecazi anlamda tabii) öyle cümleler kuruyor ki, Türk Dili ve Edebiyatı tezi olur. Kamil'in otomobilde Ezel'i ikna etmek için kurduğu cümleler eğer arabanın güneşliğinde yazmıyorsa, al adamı Kanal D Ana Haber'i sundur!.. Demem o ki, dizide herkes Shakespeare tiradı attırmak için birbiriyle yarışmakta... Bu arada son bölüm "bip" rekoru da kırdı. Cengiz ile Ali, en yakası açılmadık küfürleri, kelimelerinin arasında virgül niyetine kullanınca, "bip" kirliliği, Bağdat Caddesi'nin desibel ölçümlerini geçti. Adamlar ya tirad attırıyor ya küfür ediyor. Yok mu şunun bir arası?