Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Hayat, kalemi eline alınca

ÖNCE "Aşk ve Ceza"yı seyrettim. Seyrederken de bazı olaylara dudak büktüm. "Yok canım, bu kadar da olmaz. Sevgililerden biri resmi nikahlı karısını gizliyor, diğeri ondan olan çocuğunu... Biz de oturup, aval aval izliyoruz" dedim içten içe... Sonra Müge Anlı'nın "Mektubunuz Var" programı başladı... Az önceki düşüncelerimden dolayı utandım. Çünkü hayat, eline kalemi aldığı zaman en usta senaristleri bile kıskandırıyor. N. K. önce babasından şiddet görmüş. Sonra da 11 yaşındayken (Yazıyla onbir) evlendirilmiş. Ardından bir başkasıyla evlenmek zorunda bırakılmış. Eşleri de onu hırpalamış. 14 yaşındayken bir kızı olmuş. Eziyet görmeye devam etmiş. Halası, kendi deyimiyle onu "başka yollara" sevketmeye çalışmış. Hayatın silleleriyle ruh sağlığını yitirip, sinir hastası olmuş. Kızı T.'ye bakamayacağını anlayınca onu bir ailenin yanına vermiş. Daha sonra aileyle arası bozulmuş. Bu arada yeniden evlenmiş ve ikisi spastik engelli üç çocuk sahibi daha olmuş. Kızı T.'yi 22 yıldır göremeyen N.K.'nın hıçkırıklar arasında anlattıkları bittiğinde, bütün vücudum ağrıyordu. Kendimi adalelerim kasılmış, tırnaklarım koltuğun kenarına geçmiş halde buldum. Müge Anlı'nın, ana-kızı 22 yıl sonra buluşturması ve stüdyonun bayram yerine dönmesi bile beni sakinleştiremedi. Yapımcısı "kader", senaristi "hayat", yönetmeni "gerçek" olan bu dizi, diğerlerine fark atmış, beni fena dağıtmıştı. Bu arada "Mektubunuz Var" yapımcılarına naçizane tavsiyem, içerikle hiçbir ilgisi olmayan, "iliştirilmiş" ve "zorlama" duran jenerik müziğini bir an önce değiştirmeleri...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA