Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Hepimize sarı ışık lazım

Birkaç yıl önce trafikte başlatılan uygulama ile kavşaklardaki sarı ışıklar kalktı. Geriye sadece yeşil ve kırmızı kaldı. Oysa daha ilkokulda öğretmişlerdi bize sarı ışığın önemini; 'Hazır ol' demekti. Durmak ya da kalkmak için 'hazırlanmak' anlamını taşıyordu. Sürekli yanıp söndüğünde ise 'Dikkat' ikazı yerine geçiyordu.
Aslında sarı ışığı sadece trafikten değil, tüm hayatımızdan kaldırdık farkında olmadan... Çünkü sürat ve otomasyon çağı bize bunu emretmişti.
Çabuk
olmalıydık, kararlarımızı ani ve kesin olarak vermeliydik. Çünkü en yanlış karar bile geç verilen karardan iyiydi...
Hazırlanmamalıydık....
Beklememeliydik...
Basıp geçmeli ya da basıp durmalıydık.
'Duraksamak' kesinlikle yasaktı bize. Şöyle bir nefes alıp zamanı ve mekanı tartmak, geriye doğru bakıp kat ettiğimiz ya da edemediğimiz mesafeyi görmek; zaman kaybıydı.
Oysa sarı ışık demlenmek, hazmetmek, olgunlaşmak demekti.
Kaldırdılar...

METNİ ZAYIF KALDI
Bütün bunları bana düşündüren, pazar günü izlediğim bir tiyatro oyunuydu. Tiyatrokare'nin Nedim Saban rehberliğinde Profilo Kültür Merkezi'nde sahnelediği Aşka 103 Adım işte bunu anlatıyordu. Hikaye, evleneli henüz altı gün olmuş bir çiftin 'uyum sürecine' dairdi. Bu nedenle 'bizim aileyi' yakından ilgilendiriyordu.
Ne yalan söyleyeyim, oyuna korka korka gittim. Evlilik sorunlarını insanın gözüne gözüne sokan, genç çiftlerin korku filmi seyreder gibi tırnaklarını koltuğa geçirerek izlemek zorunda kaldığı, insanı evlilik müessesinden soğutan, çiftlerin korkuya ve kaygıya kapılmalarına yol açıp kafalarını 'Acaba?'larla dolduran o klişe oyunlardan sandım.
Meğer değilmiş... Tam tersi, söyleyeceklerini usul usul anlatan bir evlilik terapisiymiş...
Oyundan çıkınca insan eşinin sevdiğinin eline daha sıkı sarılıyor ve ayağını hemen gaza ya da frene atmadan önce kendine 'sarı ışık süreleri' tanıyor.
Oyuna gelince: Suna Keskin o hasta haline rağmen nasıl lokomotif bir oyuncu olduğunu kanıtladı. O, sahneye adım atınca tempo kendiliğinden yükseliyor sanki. Özge Özberk'in duru oyunculuğu izleyenlere tatlı bir huzur hissi veriyor ama keşke oyunun verdiği mesaj kadar, metni de güçlü olsaydı. Bende sanki kaba kalem darbeleriyle karalanmış hissi yarattı. Kovandan petek çıkarırken, dinamit kullanmak gibi bir şeydi yani...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA