New York'tan ayağımın tozuyla gelince İstanbul kaosunun içine balıklama atladım.
Peki hafta boyunca neler yaptım? Doğuş Çabakçor'un Lucca'daki doğum günü partisine gittim.
Mekanın en dikkat çekeni ise Hakan Sabancı'ydı.
Bir ara kafam karışıp 'İyi ki doğdun Hakan' diyecektim, afalladım. (Limoniyiz de bu aralar, sonradan kendine gel Mert dedim) Derya ve Ferhan Şensoy ile Cihangir Geyik'e gittik; kapı önünde kaldırım üstünde lafladık. Cihangir ahalisi de oyuncusu, fotoğrafçısı, rockçısı oradaydı. Oh be özlemişim ruhunu buraların... Ayşe Hatun Önal'ın Klein'ın kardeş mekanı Flamme'de perşembe akşamı albüm partisi düzenlendi. Ayşe'nin canlı performansını merak ediyorum. En kısa zamanda başlasın konserler Ayşe!
Pazartesi akşamı Karaköy Lokantası'na gittim. İçerisi tıklım tıkış full yabancı turist.
Hani gelmeye korkuyorlardı!
Vallahi hepsiyle röportaj yapıp, selfie çekip 'Bakın ülkemizde keyfe, eğlenceye devam anti propogandaları bırakın' diyesim geldi. Ardından soluğu Cihangir Hazine'de aldık! Mekan mı? Yine canlı müzik insanları tarafından istila edilmiş; tıka basa doluydu.