Hiç durup dururken Hollywood dünyasına giresim yok; yazının amacı başka.
Geçen gün televizyonda dünyanın en önemli pop yıldızlarından, aynı albümden beş hit çıkaran ilk kadın sanatçı ünvanına sahip Katy Perry'nin 'California Dream' turnesinde çekilen belgesel film 'Part Of Me'yi izledim.
Katy Perry'yi sever miyim, severim işte ama bu belgeselden sonra o bambaşka biri benim için. Gözyaşından heyecanına, aile hayatına, çılgınlıklarına, ilişkisi için verdiği mücadeleye, yalnızlığına, koltukta ağlamaktan perişan olmuşken makyaj masasına oturmasına, sahne arkasında sinir krizi geçirdikten sonra işine dönüşüne, bütün ekibinin gözbebeği, sevgilisi, can damarı oluşuna şahit oldum çünkü. Hayran kaldım ona.
Karşımda bir pop yıldızı değil, baştan aşağı sahici bir kadın gördüm. Sonra düşündüm, bizim buralarda neden samimiyet en korkulan şey? Niçin hep uyulması gereken kurallar, yapılması gereken açıklamalar, sergilenmesi gereken duluşlar listesiyle geziyoruz ki?
Şu hayatta sahicilikten daha etkili ne olabilir ki?