Pireyi deve yapmaya, ufak tartışmaları büyütmeye, uzattıkça uzatmaya, sündürmeye; hasarlı, ağrılı, arızalı, salya sümük ağlamaklı ilişkilerde olduğu gibi bir türlü son verememeye bayılıyoruz resmen! Aysun Kayacı ile ilgili malum tartışmalardan bahsediyorum. Bir başladık mı günlerce, haftalarca sürüyor ağızdan çıkan tek bir lafın tartışması. Neydi mesele? "Ben vergi veren bir insanım, benim oyumla dağdaki çobanın oyu nasıl bir olur?" dedi Kayacı. 'Ayak takımının iktidara getirdiği parti' ifadesini kullandı. Ve kıyamet koptu! Günlerdir çölde susuz kalmışız da su bulmuşuz gibi tartıştık da tartıştık. İlk gün ben de yazdım; "sınıfsal zaafiyetleri var herhalde, kendin gibi olmayanı küçük görmek niye" dedim. Ama o kadar işte. Fikrimi söyledim ve bitti! Eleştirirsin biter! Ama bitmesini istemiyorlar. Günlerdir kadına 'teneke kafalı' diyen mi isterseniz, 'edepsiz' diyen mi, 'aptal sarışın' diyen mi, 'mahluk' diyen mi? Ben hiç anlamıyorum; bir insanın düşünceleri, fikirleri, hissettikleri yüzünden bu kadar 'dövülmesini', alaşağı edilmesini, burnundan getirilmesini... Hele de düşüncesi yüzünden yargılanmasını, 'fikir suçu işledi' denilmesini, 301'lik olmasını... ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ın yaptığı da ayıp: "Fikri olmayanların, fikir suçlusu gibi gösterilmeleri doğru değil, 301'e hakarettir bu" demek ne alaka şimdi? Kadının bir fikri varmış ki günlerdir tartışıyoruz, değil mi? Ayrıca '301'e layık olmak' diye bir şey mi var, çok matah bir şeyden mi bahsediyorsunuz burada? 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' derler adama. 'Aşkın ve özgürlüğün partisi' nerede kaldı acaba? Aysun Kayacı da doğal olarak, bütün bu tartışmalara dayanamamış, 'programı bırakmayı düşündüğünü' söylemiş. Bana sormaz ama yine de söyleyeyim; sakın! Programı bırakırsan, düşüncelerini söyleyenleri yıldırmaya çalışanlar kazanır. Herkese de naçizane tavsiye; Aysun Kayacı gibi düşünmüyorsanız, ne mutlu size. E artık, çıkarın aklınızdan şu çobanı!