Sahne, sinema derken orkestra şefliğini bile denediniz. Var mı başka hayaliniz? - Var, kayıtta mı söyleyeyim? (kahkahalar) Şaka bir yana, orkestra şefliği meselesi çok güzeldi gerçekten. Allah'ın sevgili kuluymuşum. Televizyonda böyle bir operasyon gördüm; Rahmi Koç filarmoni orkestrasını yönetiyordu. 20 bin Euro mu ne bağışta bulunuyorsun, o gece sen yönetiyorsun orkestrayı. Yemin ediyorum aklımdan geçti. Öyle bir hayalim de yok ama içimden 'keşke yapsam' diye geçti, özendim. Sonra birden bire bunun fazla lüks bir şey olacağını düşündüm. Yani Borusan'a telefon açıp, 'Ben bağışta bulunmak istiyorum' demek çok ayıp geldi ve kapandı konu benim için. Kimseye de söylemedim. İki sene sonra bana telefon geldi, 'Düşünür müsünüz?' diye. Hemen kabul ettim. Ben bağışta bulunacağımı düşünüyordum ama istemediler...
Rahmi Koç'a göre fakir mi buldular sizi? - E doğal olarak öyle buldular! İkincisi, ben çok bilet sattım.
İyilik, yardım yapabiliyor musunuz duyurmadan? - Onu söyleyemem. İnsanın beş lirası varsa iki buçuk lirasını verir, beş yüz lirası varsa iki yüz ellisini verebilir.
Bir şehir efsanesi var, cimri diyorlar sizin için. Doğru mu değil mi? - Gerçekten mi? Şaşırdım doğrusu buna, hiç duymamıştım. Belki şununla ilgilidir; benim çevrem çok dar, görüştüğüm insan sayısı çok azdır, dolayısıyla benim elimin açık olduğunu kim görebilir ki?
Orkestra şefliği bir daha yapmak ister misiniz? - Yapmak isterim. Bir kere Gürer Aykal'ı tanımış olmak bile yeter. Harika biri olduğunu düşünüyorum..