Salı günü Şampiyonlar Ligi'nde kendi evinde büyük bir şok yaşayan Beşiktaş, özgüvenini yitirmiş, sakatı çok, oyuna başlamasıyla birlikte 8 kişiyle savunma yapmaya çalışan bir takım görüntüsündeydi.
Hücum mu?
İlk yarıda bırakın hücumu Trabzon ceza sahasına yaklaşamadılar bile. Trabzonspor böylesi görüntüde yakaladığı Beşiktaş'ın işini ilk yarıda bitirebilirdi. Gökhan Ünal ve Umut Bulut ile girilen gol pozisyonlarında birini değerlendirebilse Trabzonspor için bu maçın sonucu daha farklı olabilirdi. İlk yarıda Trabzonspor oyunun kontrolünü eline geçirdikten sonra sağ kenardan sadece Tayfun'la hücum girişimlerinde bulundu. Sol kenar ise Trabzonspor'un en verimsiz bölgesiydi. Ne Cale ne de Drago Gabriç ofansif anlamda hiçbir üretgenlik sağlayamadılar.
Orta sahada Selçuk İnan'ın sorumluluk almaması, Gustavo Colman'ın ise öne oynaması gereken pozisyanlarda, yana ve geriye tercihleri hücumda daha farklı görüntünün veya bir başka deyişle gol pozisyonu üretememenin en önemli nedenleriydi. İkinci yarı ise Beşiktaş oyuncu değişiklikleri yaptı. Tabata'nın yerine oyuna giren Yusuf, önde daha fazla top tutmaya ve de Beşiktaş'ın hücumda daha fazla çoğalmasını sağlayan oyuncuydu.
GOL RASTLANTILARA KALDI
Ernst ile Beşiktaş 1-0 öne geçtikten sonra Hugo Broos önce Engin'i sonradan da "Benim sistemime uymuyor" dediği Alanzinho'yu sahaya sürdü. Beşiktaş kendi kalesine tamamen gömülü ortasahası da savunmaya yakın oynamaya başlayınca Trabzonspor, Beşiktaş kalesinde baskı kuran taraftı.
Ama böylesi takımlara karşı kenar atakları istenilen düzeyde olmayınca çizgiye inerek savunmanın dengesini bozacak oyuncu eksikliğiniz de varsa, gol sadece rastlantılara kalıyor. Bir iki kez Trabzonspor bu şansı yakaladıysa da, kaleci Hakan'ın bu posizyonlardaki başarısı da öne çıkınca ve oyunun son dakikalarında Bobo ile yenilen ikinci gol sonrası Trabzonspor'un bu maçta yapacağı birşey kalmamıştı.
Sonuçta alınan bu skor ve kaybedilen 3 puandan sonra Trabzonspor'da gelecek günler adına olumlu bir şeyler söyleyebilmek olanaklı gözükmüyor.