Başbakan Erdoğan, 11.5 yılda, 3 genel seçim, 3 mahallî seçim ve 2 referandum olmak üzere millet iradesinin karşısına 8 defa çıktı. Erdoğan ve AK Parti, her defasında büyük seçim zaferleri kazandı. Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Mart Seçimleri ile kazandığı son zaferi, Türk Milleti'nin basiretini ve O'nun inkâr edilmez muvaffakiyetini göstermektedir.
Demokrasi tarihimizde bu kadar başarılı bir siyasî iktidar ve böylesine güçlü bir lider görülmemiştir. Dünya siyasî tarihinde de bu derece başarılı bir lider olduğunu zannetmiyorum.
Bence Erdoğan'ın ve AK Parti'nin en büyük zaferi, 30 Mart 2014 zaferi olarak siyaset tarihimize yazılmıştır.
Açıkçası 30 Mart, normal bir seçim zaferi değildir. Bu seçimler, muhalefet tarafından iç ve dış odakların komplolarıyla düzenlenmiş saldırıların 'millî irade' duvarına toslaması neticesinde kazanılmış ve Türkiye çok büyük bir tehlikenin eşiğinden dönmüştür.
Seçimden önce son haddine ulaşan gerginlik ve kutuplaşmanın giderilmesine gayret edilmelidir.
Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı konusundaki demokratik hassasiyet güçlendirilmeli, sosyal medya üzerindeki tahditler ele alınmalıdır.
Devlet içinde, özellikle Emniyet ve Yargı içindeki yapılanmalar tasfiye edilmeli; ancak bu yapılırken tabandaki inanç sahibi samimî insanımız korunmalıdır. Cemaat de hayır hizmetlerinin dışına çıkıp devlette kadrolaşma iddiasından vazgeçmelidir.
Yolsuzluk iddialarına karşılık, tarafsız mahkemelerin gerekli yargılamayı yapacakları vurgulanmalıdır.
İktidar grubunun başlatmasıyla yeni dönemde Meclis grupları arasında diyalog kurulmasına çalışılmalıdır.
Güneydoğu'daki özerklik iddiaları ve emrivakiler konusunda hazırlıklı olunmalı; bunun Türkiye'nin parçalanması anlamına geleceği aslâ unutulmamalıdır.