Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

İstanbul iptal

Bir kar yağdı, İstanbul iptal oldu. Trafik öylesine tıkandı ki, insanlar arabalarında 15 saat mahsur kaldı. Bazı yollar ertesi güne kadar açılmadı. Ürkütücü bir manzara. Allah muhafaza, bu şehirde daha büyük bir afet yaşanacak olursa halimiz ne olur?
Evet gerçekten kar çok yağdı. Ama kesinlikle afet derecesinde değildi. Benzer ve bundan çok daha fazla seviyede kar İstanbul'a daha önceki yıllarda da yağdı ama hiç böyle bir rezalet görülmedi. Çünkü yollar temizlenmedi. Mesela, 2017 yılında belediyenin kullandığı tuz ve solüsyon rakamlarına bakarsanız ve bu rakamları son olayda kullanılan tuz ve solüsyon miktarlarıyla kıyaslayacak olursanız arada devasa farklar görürsünüz. Bu kez doğru düzgün bir temizleme çabası bile ortaya konulmamış.
Zaten İstanbul'da yaşayanlar kendi gözleriyle gördü. Daha önceleri ufacık bir kar ihtimali belirdiğinde Büyükşehir Belediyesi araçları yolların kenarında bekler ve yağış başladığında sürekli müdahale edilirdi. Bu kez böyle bir çalışmayı göremedik. Hatta belediyenin kendi önündeki caddeyi bile temizleyemediğini gördük.
Sadece bir beceriksizlik halinden bahsetmiyorum. Durum bu kadarcık olsa "Denediler, beceremediler" derdik. "Beceriksiz yönetimler sandıkta hesap verir" der geçerdik. Ama sorun çok daha derin. Sorumsuzluk ve görevi ihmal var.
Öğrendik ki, belediye yönetimi çaba bile sarf etmemiş. Umursamamış. Belediye Başkanı, İstanbul'un bir ucunda İngiliz Büyükelçi'yle balık yemeye gitmiş. Üç saat kadar kalmış. Sanırım görüntüleri sosyal medyaya sızmasa daha da kalacakmış orada. İnsanlar trafikte bunalım geçirirken o keyifli bir yemek yiyormuş. Belediyenin temizleme araçları da Başkan'ın yollarını temizlemekle meşgulmüş.
Görüntüler sosyal medyaya sızınca da alelacele AKOM'a gelip birkaç sahte görüntü verildi. Hepsi bu! Aynı sırada Belediyenin Basın Sözcüsü, İsviçre'deki kayak tatilinden "Belediye nerede?" diye soran vatandaşa hakaret etmekle meşguldü.
"Yapmış bir sorumsuzluk işte" deyip de geçemezsiniz. Bir değil, iki değil, en az üç örneğini gördük. Kriz anında dönüp bakıyoruz Başkan Beyler ya kayakta ya kumsalda ya da balıkçıda çıkıyor. Demek normal vakitte dükkâna bile uğramıyor. Akıl alır gibi değil. İnsan en azından önceki skandallardan ders alır değil mi? O da yok!
Ne var? Yalan, hakaret, algı operasyonu. Önce çıktılar, "Görevimizin başındayız" dediler. "Belediye nerede?" diye soranlara hakaret ettiler. Mızrak çuvala sığmayınca, "Ne var canım, bir saatlik yemek molası verdik" dediler. Nasıl molaysa? İstanbul'un ta bir ucunda, İngiliz Büyükelçi'yle mola mı olur? Sonra gördük ki, yemek zaten 3 saat sürmüş ve Belediye Başkanı ancak görüntüleri sosyal medyaya düştükten sonra yemekten ayrılmak zorunda kalmış.
Bunca olup bitene rağmen daha fazla söyleyecek sözü olan var mı? Eğer İmamoğlu sizin çalışanınız olsaydı, ona dükkân emanet eder miydiniz? Bir de bu açıdan bakın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA