Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Demirtaş’ın ‘Saray Gladiosu’

Tebrik etmek lazım. Gerçekten iyi bir yalancı Demirtaş. Gerçekten ağzını açtığında dürüstçe konuştuğuna inanan bir kitle oluşturmayı başardı.
Hatta 7 Haziran seçimlerinde, kim bilir kaç kişi "Mert adama benziyor, şans vereyim" diye oy verdi. Ama PKK kan döktükçe, Demirtaş bunu yalanlarıyla süsledi ve işte şimdi hepsi tel tel dökülüyor.
Önce Demirtaş'ın Suruç'taki terör saldırısı hakkında ne dediğini hatırlayalım:
"Saraya bağlı gladyo örgütüyle kirli bir savaş yürütüyorlar.
Bütün devletler kirli işler yapar ama bu devleti de kullanmıyor. Kendi özel örgütünü kullanıyor.
İstihbarat MİT'in tutanaklarına değil doğrudan kendine akıyor. Ona bağlı yargı, medya trolleri var maaşla çalışan.
HDP'ye karşı tezgâh yapıyorlar. Bunun startı nerede verildi biliyor musunuz; Suruç katliamında.
Suruç katliamını yapan bu özel gladyo örgütüydü. IŞİD'in içine sokulmuş kendilerine çalışan bir zavallı aracılığı ile Türkiye'nin pırıl pırıl evlatları katledildi." Peki, bir yıl sonra, geçtiğimiz gün Gaziantep'te ne dedi:
"Hükümete çağrımızdır; Suruç'ta ve diğer katliamlarda da altını çizdik.
Devlet içine çöreklenmiş güçler var. 15 Temmuz'da bu çok acı bir tabloyla açığa çıktı. Birbirimizle konuşmamızı engellemek isteyen güçler var. Bu güçlerin devletle hükümetle ilgisi yok." İşte Demirtaş budur. Bir yıl önce sırf işine geldiği için, Cumhurbaşkanı'na 'derin devlet' kurma iftirası atar. 15 Temmuz'da derinini bırakın, devletin bile büyük kısmının nereye bağlı olduğu ortaya çıkınca ve hükümet ABD ve Rusya ile yeni bir sayfa açmaya koyulunca, bu sefer tüm iftiralarını, üstelik 'daha önce altını çizdik' deyip pişkince yutar.
Demirtaş'ı dinleyip, Erdoğan'ın sadece Allah'ın yardımıyla suikasttan kurtulduğu devlet içinde bir gladyo kurduğuna inananlara ne mi olur? İşte böyle inandıklarıyla kalırlar!

***


Esed, 'Esad' olmadı
Türkiye, Suriye'de Rusya ve ABD'nin işbirliği yaparak kendisini sıkıştırdığını gördü ve karşı hamle yaptı. İlki, geçiş süreci formülünü sonunda Esed olmayacak şekilde revize etmekti. İkincisi ise, PYD'nin Akdeniz'e çıkacak Kuzey Suriye koridoru hayallerini suya düşürecek şekilde Cerablus'a yönelik atağa geçmekti.
Nitekim Antep saldırısının sebebi olarak, Cerablus'un Türkiye destekli muhalifler eliyle DAEŞ'ten alınması girişiminin gösterilmesi boşuna değil. Bu dış politika manevrasını görmeyip, Esed'le barışıldığını düşünenlerin hayal kırıklığı sürecek.
Önceki bir yazıda belirttiğim gibi, Türkiye'nin Suriye politikasındaki tek değişim, ateşli nutuklar vermek yerine, daha sakin bir ses tonu ve daha aktif bir diplomasi ile en uzun sınırımızın olduğu komşu ülkenin istikrara kavuşturulmasını öncelemektir. Esed'in ise herhangi bir istikrar senaryosunda ismi yoktur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA