Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Meraklanma, sonra yanarsın

Dört kelebek, ateşin etrafında söyleşiye başlamışlar. Aralarından biri ateşe biraz yaklaşmış ve aydınlandığını görünce, arkadaşlarına "Bu ateş, aydınlatıcı bir şey" demiş. İkinci kelebek, meraklanmış, ateş hakkında biraz daha fazla bir şey öğrenebilmek için yaklaşmış; ısındığını fark etmiş. "Ateş, aynı zamanda ısıtıyor da" diye düşüncesini açıklamış. Üçüncü kelebeğe bu bilgi az gelmiş. Biraz daha yaklaşmış ateşe. Bir anda alevlerin, kanatlarını yaladığını hissetmiş ve sonucu şöyle açıklamış:
- Bu ateş yakıcı bir şey...
Dördüncü kelebek, daha da meraklıymış. Ateşe yaklaşmış, aydınlığı görmüş; bir adım daha atmış ısındığını hissetmiş; biraz ileriye gitmiş, ateş kanatlarını kavurmuş; durmamış, ilerlemiş: Yanmış kelebek, "Pof" diye ortadan kayboluvermiş.
Ateşin gerçekten ne olduğunu belki tam anlamıyla bir tek o öğrenmiş ama, geri dönüp söyleyememiş.

***

Acaba "Gerçek", aydınlatıcı olduğu kadar, sizi yok eden, canınızı yakan bir özellik de mi taşır? Bazen bir şeyleri bilmemek, bilmekten daha iyi mi? Fazla merak, (eşinizin cep telefonunu karıştırıp, mesajları okumak gibi) sizi, geri dönüşü olmayan bir noktaya mı sürükler? Bir kelebek gibi ateşe mi atar?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA