Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

CHP ve askeri vesayet

Milli Savunma ve İçişleri bakanlarının Balyoz davasından yargılanan 3 generali açığa alması tartışma yarattı. Beni asıl ilgilendiren CHP'nin tepkisi. Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "sivil darbe" diyor, bir başka grup başkan vekili Akif Hamzaçebi ise, olayı "Türkiye bu şekilde demokratikleşmiyor; aksine totaliter bir rejime doğru gidiyor" diye değerlendiriyor.
CHP, -kendi ifadesine göre-, generallerin açığa alınmasına, sivil otoritenin askerler üzerinde etkili ve yetkili olmasını istemediği için karşı çıkmıyor. Sadece, aydınlatılmasını arzu ettiği bazı noktalar var. "Neden şimdi?" diye soruyorlar. Balyoz davası çok daha önce açılmıştı. Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na dayanarak, o tarihte bu kişiler görevlerinden alınabilirdi. Benzer durumda olan, yani Balyoz'dan yargılanıp vazifesini sürdüren 22 general var. Ayrıca, eski 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk. Berk, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı Erzincan'da uygulamakla suçlanıyor; belgede ıslak imzası ortaya çıkan albay Dursun Çiçek'le birlikte yargılanıyor. CHP'liler, uygulamanın genel olmadığını, Askeri İdare Mahkemesi kararını bertaraf etmek amacını taşıdığını, kişinin hakkını aramasının cezalandırıldığını ileri sürüyorlar. Aynı iddiayı, CHP yandaşı gazeteciler de ortaya atıyor.
Bu tarz sorgulama, maalesef, askeri vesayeti esas kabul eden bir yaklaşım. Her şeyden önce, Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) terfi kararları yargıya kapalı. Anayasa değişikliğiyle, sadece disiplin suçları (ordudan ihraç kararları) yargı denetimine açıldı. Bir başka ifadeyle, anayasa değişikliğinden sonra da, terfi işlemleri aleyhine, idare mahkemesine başvurulamıyor. (Hamzaçebi'nin konuşmasında anayasa değişikliğini hatırlatması bu açıdan bir anlam taşımıyor.)
Bu noktaya bir açıklık getirmek lâzım: 3 general, aslında Askeri Şûra kararına karşı yargıya müracaat etmedi. Askeri Şûra'da generallere terfi çıkmasına rağmen, Milli Savunma Bakanı, terfi kararnamesini yazıp, Erdoğan'a göndermedi. Bu şekilde, siyasi otorite, YAŞ kararına uymadı, yargılanan askerlerin terfiini engelledi. TSK Personel Kanunu'nun 65/e maddesine göre buna hakkı vardı. "...Duruşması devam eden veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların terfileri ve kademe ilerlemeleri yapılmaz." Zaten, Yüksek Askeri Şûra'da, bildiğimiz kadarıyla, bu 3 generalin haricinde, diğer Balyozcu subayların hiçbiri terfi ettirilmedi. Bence, siyasi iktidar yerine, dönüp o günkü Şûra üyelerine sormak gerekir: "Neden bu 3 generali istisna tuttunuz ve Personel Kanunu'nun 65. maddesine rağmen, onları, nasıl terfi ettirdiniz?"
Şûra üyeleri, "Takdir hakkımızı kullandık" diyebilirler belki.
Askerin takdir hakkı var da, siyasi otoritenin takdir hakkı olmayacak mı? Siyasetin takdir hakkına saygı göstermeyen bir Askeri İdare Mahkemesi haklı mı sayılacak? Kaldı ki, terfilere ilişkin Şûra kararları yargı denetimine kapalı olduğuna göre, bunun tamamlayıcısı sayılan terfi kararnamesi, nasıl oluyor da, idare mahkemesi tarafından denetlenebiliyor? Burada da bir çelişki yok mu?
İşte bunlar da benim sorularım.

***

"3 general görevden alındı, neden Zahid Akman'ı da görevden almıyorlar?" diye abes bir soru soruluyor. Abes dedim, zira RTÜK üyelerini TBMM seçiyor ve görevden alınmaları için Radyo ve Televizyon Üst Kurul kararı gerekiyor. Hükûmet istese dahi, Zahid Akman'ı görevden alamaz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA