Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Bir de Sırrı Sakık'a kulak verelim

KCK tutuklamaları konusunda BDP milletvekili Sırrı Sakık ile konuştum. Sakık, "Siyasi soykırım"dan söz ediyor. "Demokratik zeminde siyaset yapan bütün Kürtleri içeriye alırsanız, kiminle konuşacaksınız?" diye soruyor.
Avukatların tutuklanmasıyla ilgili görüşlerini öğrenmek istedim. Dedi ki: "Öcalan'ın bütün avukatları istisnasız tutuklandı. Bir kere bile ziyarete giden avukatı da içeri almışlar. 2004'ten bugüne kadar Öcalan'ın Kandil'e katliam talimatı gönderdiği belirtiliyor. Oysa bütün bu konuşmalar, kaydedilip, anında Adalet Bakanı'nın önüne geliyor. Adalet Bakanlığı da, Başbakanlık, MİT gibi birimlere servis ediyor. O zaman ben de sormak isterim: Katliam talimatı verilmişse, 2004'ten beri neden bu kıyıma seyirci kaldınız? Öcalan ile Kandil arasındaki köprünün kurulmasında devlet de rol oynamadı mı? Ateşkes talepleri ya da başka düşünceleri, Kandil'e, devletin bilgisi dahilinde yansıtılmadı mı?"
Elinde silah tutan avukat İrfan Dündar'ın gazetelerdeki fotoğrafını hatırlattım. Bu fotoğraf, aramalar sırasında avukatın evinde bulunmuştu. Kalaşnikof tüfekle, Kandil'de çekildiği ileri sürülüyordu. Sırrı Sakık, "Kandil'de mi çekildi, yoksa başka yerde mi çekildi bilemem. Bizim bölgede silâhla fotoğraf çektirmek bir adettir. Hemen hemen herkesin evinde tabancası, tüfeği bulunmaktadır. Bir kısmı ruhsatlı, bir kısmı ruhsatsız. Hatta benim oğlum da, elinde silâh bir fotoğraf çektirip, facebook'a eklemişti. Başına dert gelir dedim ve o fotoğrafı sayfadan çıkarttırdım" cevabını verdi.
KCK tutuklamalarında bu toptancı anlayış beni de rahatsız ediyor. KCK illegal bir örgüt; kurucusu Murat Karayılan; önderi Abdullah Öcalan olduğuna göre, tabii ki şiddete de bulaşmış sayılabilir. Bazı eylemleri tahrik ve teşvik de etmiştir. Ama suç isnat edilen herkesin teker teker KCK ile ilişkisi somut verilerle tespit edilmeli. Ondan sonra ancak "KCK üyesi" diyebilirsiniz. Maalesef KCK'dan kaç tutuklu var konusunda bile uzlaşma sağlanamıyor. Sırrı Sakık, kendi üyelerinin yaptığı bir çalışmaya göre, KCK'dan 7 bin 685 kişinin gözaltına alındığını, bunların 3 bin 800'ünün tutuklandığını söyledi. Resmi rakam ise 600 tutuklu civarında. Arada büyük fark var.
Sözü tekrar Sırrı Sakık'a bırakalım: "İçişleri Bakanı hakkında gensoru önergesi vermiştik. Müzakereler sırasında, tutuklu 500 kadının ismini il il sıraladık. Sizin verdiğiniz rakam kadar neredeyse sadece kadın tutuklu var dedik... Bir de, KCK haricinde hapse atılanlar mevcut. Meselâ, Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülüşünü protesto etmek için gösteriler yapılmış, 'Partimizi kapatmayın' pankartları taşınmış... ya da sözgelimi Muş'ta Demokratik Çözüm Çadırı kurulmuş, 'Şiddete başvurulmasın, barış sağlansın' pankartları açılmış... Terörle Mücadele Kanunu'na ya da Türk Ceza Kanunu'na muhalefetten, kolayca insanlar tutuklanıyor. PKK'nın söylemiyle diğerlerinin söylemini yan yana koyuyorlar, 'örgüt üyesi olmasalar bile,örgütün propagandasını yapıyorlar' gerekçesiyle yüksek cezalar isteniyor. Sorun aynıysa, söylem de aynı olacak ne yapalım! Hani bir reklam vardı, 'Tamekse at sepete' deniliyordu. Bunun gibi 'Kürtse at KCK dosyasına' uygulaması geçerli... Biz fakir bir partiyiz. BDP milletvekilleri maaşlarının % 10'unu partiye veriyor. Çünkü devlet yardımı da almıyoruz. Her eve kumbaralar koyduk. Çocuklar bir lira, iki lira atıyor. Bütün bunları KCK'ya yardım diye değerlendiriyorlar."
Anlaşılıyor ki, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'ndaki birkaç antidemokratik hüküm ayıklansa, hem tutuklu gazeteciler, hem de KCK operasyonları açısından bir rahatlama meydana gelecek. Gösteri yapan ya da pankart açanlar da, düşünce özgürlüğü çerçevesinde mütalâa edilecek, cezaevine girmeyecek. Nedense, Sırrı Sakık'ın tabiriyle, şike ile ilgili "sırtı kalınların yasası" çıktı ama özgürlükleri genişletme defteri henüz açılmadı.
Sakık'tan son bir notla yazımı tamamlıyorum: "Kazan vadisinde 24 teröristin (Sakık gerilla diyor) öldürülmesinin üzerinden bir ay geçti. Aileler hâlâ morgun kapısında bekliyor. Cesetler tanınmayacak hale gelmiş. DNA testi sonuç vermiyor. Ne gibi bir silâh kullanıldığını devlet açıklamalı."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA