Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Kimdir bu seçmen?...

Seçim sonuçları üstünde durulması gereken onlarca konuyu, özelliği işaret ediyor. Temel seçmen davranışına ve dinamiklerine bakalım...
Türkiye'deki seçmenin bilinci konusunda çok yazıldı. Özellikle darbelerden sonra gösterilen seçmen tepkisinin daima demokratik doğrultuda işlediği vurgulandı. Tümüyle doğru bir saptamadır. Seçmen kendi oyu, iradesi üstünde ipotek hissettiği zaman o algısını ağır bir tepki göstererek aşıyor.

***

Acaba bu defa da böyle mi oldu sorusunu sormanın zamanıdır. Hayır, benzeri bir tepki duygusunun seçmeni güdümlediği kanısında değilim. Bu defa seçmeni, seçim görüntüsü içinde yaşadığı referandum harekete geçirdi. İstikrar koalisyon mu sorusuna verdiği yanıttır bugünkü sonucu doğuran.
Ama bu tepki Türkiye'deki seçmeni anlamak bakımından altın değerinde bir fırsat oluşturuyor. Siz bırakın seçim sonuçlarına dönük olarak ulemanın ürettiği spekülasyonu. 23 milyon oy onlarla açıklanamaz. Seçim sonuçlarını hazırlayan seçmenin rasyonel davranışıdır. Seçmen istikrar ve ona bağlı olarak üretilecek sayısız konu hakkında kararını vermiştir. Demektir ki, seçmenin kararı ideolojik değildir.
***

Şimdi gelin bu saptamaya bağlı olarak muhalefetin durumunu konuşalım. Bu ciddi bir sorundur. Çünkü muhalefet Türkiye'nin bir numaralı sorunudur. Bunu çok vurguladık. Bu tutuma tepki gösterildi. Muhalefetle değil iktidarla uğraşmamız eleştirildi. Oysa 'muhalefet sorunu' derken demokratik bir platformdan, onun bir türlü kurulmamasından bahsediyorduk. O eksiklik bugün en ağır şekliyle karşımızda duruyor. Muhalefet, şikâyet ettiği hiçbir şeye müdahil olamayacağı bir zafiyet içindedir. Bu sorunu muhakkak aşması gerekir.
Yolunu da belirtelim: HDP bir tarafa diğer iki muhalefet partisinin kendisini siyasal sosyolojiyle bütünleştirmesi. Oysa bu partiler birer kapalı organizma olmaktan öteye gidemiyor. İçlerine dönük, dışlarına kapalı birer organizma bu partiler. Dolayısıyla da antidemokratik ve 'morbid' yapılardır.
Biraz açıklayayım. Yakında kamuoyuna sunulacak bir çalışmayı izledim. Konda'nın yaptığı bir analiz tüm ilçe sandık sonuçlarına dayanıyor. Partilerin birbirinden aldıkları oyları gösteriyor. CHP kendi dışındaki tek bir partiden oy almamış. Kendi dışındaki tek bir partiye oy vermemiş. Bu vaziyeti bir kulüp zihniyeti dışında neyle açıklamak kabildir söyler misiniz?
MHP için de aynı şeyler geçerlidir. Tek farkı Akparti'yle etkileşimidir ki, o bile yetersizdir. Sadece bir tek şey söyleyebilirim. Bu parti her şeye rağmen kentsel göçerlerin, lümpen kesimlerin artık çok az da olsa taşıyıcısıdır. Ama bu hiçbir şeye yetmediği için MHP hiçbir şeyin partisidir. (Bu konuya döneceğim ilerideki günlerde.)
Sonuç şu: dinamik sosyolojiyle kendisini özdeşleştirmeyen partilerin içeriden değişmesi de olanaksızdır. Türkiye için önemli olansa muhalefet seçmeninin dönüştürülmesi ve romantik seçmenden çıkarılıp rasyonel seçmen kategorisine yerleştirilmesidir. Uzun ve çileli bir yoldur. Ama imkânsız değildir.
Asıl demokratikleşmesi ise Türkiye'nin o zaman başlayacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA