Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

‘2. Faz’ın özü ‘istikrar’

'Kovid-19' küresel virüs salgınıyla mücadelenin ilk fazı 5 milyar insan için hayli zor, hayli fedakarlık dolu geçti. Dünya ekonomisi açısından 1. Faz'ın 'sosyo-ekonomik' sonuçları, etkileri 2. Dünya Savaşı, 1929 Büyük Buhranı'nın sebep olduğu sosyo-ekonomik tahribatla karşılaştırılmakta.
Şu ana analiz edilen makro tablo, küresel virüs salgınında '2. Dalga' olması halinde dahi, ülkelerin neredeyse tümünün 1. Faz'daki kadar ekonomik aktiviteyi ve günlük hayatı aynı ölçüde durdurmalarının neredeyse 'imkansız' olduğuna işaret ediyor.
Dünya nüfusunun 15 yaş ve üstü 'çalışabilir nüfus' olarak kabul edilen büyüklüğü 5,7 milyar insan. Bunun sadece 3,3 milyarlık bölümü küresel ölçekte çalışma hayatına dahil durumda. Ve, ne yazık ki, 2020 sonunda küresel ölçekte işsizliğin 200 milyonu aşmasından endişe ediliyor. 3,3 milyar insanın 165 milyonu geçici işlerde çalışmakta. Yine, 3,3 milyar istihdamın yüzde 53'ü bir maaş ve ücrete bağlı, yüzde 11'i ise aile işinde çalışıyor ve yüzde 61'i informel çalışıyor.
Bu temel tablodan ve gerçeklerden hareketle, küresel virüs salgınında 2. bir dalga olsa da, ne ABD'nin, ne Hindistan'ın, ne İtalya'nın, ne Çin'in, kimsenin ekonomik aktiviteyi tümüyle durduracak bir 'karantina' tedbiri alması mümkün değil. Formel çalışan iş gücünde, 'beyaz yakalı' iş gücü tarafından yürütülen iş süreçlerinde 'dijitalleşme' katlanarak devam ederken, 'mavi yakalı' iş gücü için her türlü sağlık tedbiri alınarak, tarımda ve imalat sanayinde 'üretim'in 'istikrar'lı bir şekilde devam etmesine özen gösterilecek. Bu noktada, ülkelerin tümünde 'günlük yevmiye' ile çalışılan sektör ve alanlarda, bir kez daha işleri durdurmanın mümkün olmadığının herkes farkında.
Çünkü, 'fiyat istikrarı' ve 'finansal istikrar'ı koruyabilmek adına, mal ve hizmet üretiminin aksamadan devam etmesinin sağlanması ve firmaların ekonomik aktivitelerinden kazandıklarıyla, cirolarından elde edecekleri kaynakla 'finansal yükümlülükler'ini yerine getirmeleri gerekecek. Önümüzdeki sonbaharda 2. dalga olması halinde, pek çok sektör ve alanda ekonomik ve ticari faaliyetleri yeniden durdurmanın olası sosyo-ekonomik sonuçları hiç bir ülke açısından 'yönetilebilir' gözükmüyor. Bu nedenle, dünyanın her yerinde ülkeler 'maske', 'sosyal mesafe' ve 'temel hijyen kuralları' ile, 'Kovid-19'la yaşamayı ve bulaşıcılığını 'bireysel tedbirler'le engellemeyi benimsetmeyi sürdürecekler.
Bundan sonra, eğitim alanının 'önemli' bir bölümünde, iş yaşamının 'anlamlı' bir bölümünde 'dijital' transformasyonun 'olağanüstü' hız kazandığı, Türkiye gibi küresel üretimde 'güçlü' pozisyonu olan ülkelerin 'küresel tedarik zinciri'ndeki konumlarının katlanarak önem kazandığı, ülkelerin 2022 yılına kadar, 'iddialı büyüme'den çok, ekonomilerini 'istikrar'a kavuşturmaya, 'istikrar'ı korumaya ağırlık verdikleri bir dönem geçireceğiz.
Yeni 'fırsat pencereleri' oluşturan ülkeler ise fark yaratacaklar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA