Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Erol Simavi ve Aydın Doğan

Mektup yazmayı çok seven Aydın Doğan yine kaleme sarılıp Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazmış. Öyle olunca benim de aklıma eski zaman medya patronlarının devlet adamlarına yazdığı mektuplar geldi. Aydın Doğan'ın Hürriyet'i kendisinden devraldığı bir zamanların büyük basın imparatoru Erol Simavi de Özal'a mektup yazmıştı. Bu arada 1980 sonrası doğan kuşağın Erol Simavi ismini hiç bilmediğini hatırlatalım...

***

Bir zamanların büyük medya imparatoru Erol Simavi bundan 3 ay önce vefat etti ama öldüğünü bile kimse fark etmedi. Çünkü yaşadığının da kimse farkında değildi. Simavi ismini hatırlayan kalmadı. Ama Özal'ı 2005 doğumlu çocuklar bile tanıyor ve bundan sonraki kuşaklar da hep tanıyacak. Büyük devlet adamı Özal hep sevgiyle ve saygıyla hatırlanacak. Recep Tayyip Erdoğan'ı da Türkiye toplumunun çoğunluğu hem yakın hem de uzak gelecekte Özal'ı şimdi nasıl anıyorsa öyle anacak. Özal ve Erdoğan ismi hep bu milletin ekseriyetinin kalbinde yaşayacak...
***

Aydın Doğan'ın mektubu dışında Türk medyasında bu aralar "Erdoğan, Özal'ı örnek alsın. Özal çok toleranslıydı ve demokrattı" söylemi de pek moda. Diyorlar ki "Özal basına karşı hoşgörülüydü ve yumuşaktı. Erdoğan öyle değil." Gazetecilik çok gündelikçi bir iş diye tarihi unuttuk mu sanıyorsunuz? Özal basın âlemine ve medya patronlarına karşı asla yumuşak değildi. Kemal Ilıcak'ı batıran Özal'dır. Erol Simavi'yi de batırmak istedi Özal ama başaramadı. Tam aksine Simavi'nin temsil ettiği müesses nizam Özal'ı bitirmeyi başardı. Kasımpaşalıyı Özal'ı soktuğunuz duruma sokamazsınız ve sokamayacaksınız. Çünkü bu Kasımpaşalı sizin hin zekânızı iyi biliyor ve aynısından onda 2 katı var. Kelkitli duygularıyla değil aklıyla hareket etmeli.




***

"Basına karşı hoşgörülü" dedikleri Özal'ı bugün övenler zamanında Özal'ı yok edenlerdir. Dönemin medyası "Yumuşak üsluplu ve demokrat" Özal'ı gayrimeşru yollarla indirmek amacıyla anasından emdiği sütü burnundan getirdi. Rahmetli Özal da söylediğim gibi medyaya karşı hiç de öyle hoşgörülü falan değildi. 8 yılda gazete kâğıdına yüzde 7890 zam yaptı Özal. Ama yine bunlarla baş edemedi...
***

Bugün Türkiye'nin büyük çoğunluğu Özal'ı sevgiyle anıyor. Özal'a çok haksızlık yapıldığına herkes hemfikir. O dönem Özal'a küfredenler bile şimdi övmek zorunda hissediyor bu büyük devlet adamını. 30 yıl sonra bugün Erdoğan'a küfredenlerin de Erdoğan'ı nasıl öveceğini yaşayanlarınız görecek. Şimdi Özal güzellemeleri yapanlar o zaman da Özal'a "Diktatör" diye manşetler atıyordu...
***

Örnek mi? 19 Nisan 1988 tarihli Hürriyet gazetesinde medya imparatoru Erol Simavi manşetten Turgut Özal'a açık mektup yazmıştı. Aynen şöyle demişti Simavi:
"Kuvvetler ayrılığı düzeninde üçlü bir düzen vardır...
Yasama... Yürütme... Yargı...
Zatıdevletliniz, bu ilkeyi, tekliye dönüştürdünüz:
Şimdi, varsa da, yoksa da ÖZAL"
***

"Tek adam ve diktatör" Özal'a "ilginç" uyarılarda da bulunuyor Simavi:
"Benim kuvvetler ayrılığı kitabımda Türkiye'de 1. KUVVET faslında bilir misiniz ne yazar Sayın Başbakan?
BASIN...
Ya ikinci?"
***

Simavi o mektupta "ikinci kuvvet"i açıklamıyor ve "Anlayana..." diye Özal'a mesaj gönderiyor. Ama 3 Mayıs 1988 tarihli Hürriyet'te Simavi gerçek düşüncelerini itiraf ediyor:
"Basın için dünyada dördüncü kuvvettir derler. Bu söz Türkiye için geçerli değil... Birinci kuvvet Türkiye'de ordu mu? Hayır... Basındır... İkincisi, ordudur... Çünkü orduyu, ihtilallere basın hazırlar..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA