Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

7 farkı bulana kâğıt helva

Bakmayın siz, terör saldırılarının ardından "şiddetin her türlüsüne karşıyız" girizgâhlarıyla başladıkları "faili belli olmayacak şekilde terörü telin" tiratlarına.
Dertleri günleri terör örgütlerinin kanlı saldırıları sonrası eksiği gidermek. PKK- PYD, DHKP- C, DAEŞ, şu bu, hayatı durdurmak için kentleri kana buluyor. Ertesi gün bu zevat sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasi partileriyle, sendikalarıyla bir araya gelip "hayatı durduralım" bildirisiyle genel grev çağrısı yapıyor, sokağı gösteriyor.
Yabancı ülkelerin istihbarat servisleri tetikçi örgütleri eliyle, aralarında çocukların da bulunduğu sivilleri katlederek ülkenin halkına, yönetimine, parlamentosuna örtülü mesajlar veriyor. Kodu açmak medyalarına, gazetecilerine düşüyor. Örgüt saldırıyı üstlenip üstlenmemeye henüz karar verememişken, yaşını başını da almış bir kadın gazeteci çıkıyor, altında kendi imzası olan örgüt ültimatomunu okuyor: "Derhal hükümet istifa etmeli. AKP-CHP koalisyonu kurulmalı..."
Kendisine, "kaçmak için 100 bin dolar nakit ve helikopter de ister misiniz" diye sormak lazım sanırım. Teröristler bombayı kalbimize koyuyor, düğmeye basıyor dönüp arkalarına bile bakmadan gidiyor. Televizyonlardaki, gazetelerdeki, sosyal medyadaki destekçileri de bakmıyor, acımıza henüz yerde yatan ölülerimize...
Başlıyorlar katilin kimliğini gizlemeye, kaçışına yardımcı olmaya. Tecavüzcü erketesi gibi, sıkışınca dikkatleri başka yere çekmeye çalışıyorlar. Eylemi lanetleyemedikleri için, terör saldırıları sonrası her devletin soruşturmanın sağlığı için uyguladığı yayın sınırlamasını kınıyorlar. Bir kişi de çıkıp bunlara "Yahu olay yerinden canlı yayında sansürleniyoruz denir mi, bizi aptal mı sanıyorsunuz" demiyor.
Devlet saldırının ardından makul bir süre geçince teröristin örgütüne ve kimliğine dair delilleri açıklıyor. Başka zaman bomba sesinin aksisedası sürerken "devlet de failleri yine bulamadı ha" diye sırıtan akademikler, bir anda başımıza "gerçeğin rengi gridir" diyen Andre Gide kesiliyorlar.
Tıpkı geçen gece bir TV programında Ankara saldırganına dair hükümetin açıkladığı somut delilere "inanamayan" akademisyen gibi.
Aynen şöyle söyledi: "Sayın başbakanın elinde bu konuda somut istihbari veriler olduğunu varsaysak bile bu açıklamanın bence biraz acele olduğunu düşünüyorum!"
"Allah hocamızın bir anda müridi olduğu agnostisizmine zeval vermesin" diyelim ve geçelim örgütün gönüllü, ücretli ya da eş durumundan avukatlarına. Onların görevi de örgüt saldırdıktan sonra teröristlerin savunulmasında uluslararası hukukta da kullanılabilecek argümanlar üretmek.
Örneğin geçen bir televizyon programında izledim. Bir gazeteci ağabeyimiz, "Şimdi bir defa ne terör ne değil ayırmamız lazım. Burada bomba askeri bir hedefe yönelik yani..." türünden cümleler kuruyordu. Yani'si terör değil gerilla saldırısı diyor kendileri. Dün ATV'deki Kahvaltı Haberleri'nde saldırının yapıldığı noktadan canlı yayındaydık. Bu tezin sahibi ağabeyimiz, olay yerinde, etrafı polis kordonuyla çevrilmiş çocuk parkı görüntülerimizi izlemiş midir dersiniz? Umarım izlememiştir!
Ha bir de Çözüm Süreci'nde devlete "operasyon yapıyor" diye kızarken şimdi silahlar konuşunca bu kez devlete yine "operasyon yapıyor" diye celallenenler var ki onların bir tek ayaklarında mekap'ları eksik zaten.
7 oldu mu bilmiyorum ama üzgünüm yerim bitti. Kaldı ki ne kadar örnek verirsem vereyim bulamayacaksınız, bombanın fitilini ateşleyen teröristten yukarıda saydıklarımın ve sayamadıklarımın farkını.
Bence artık kabul edin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA