Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Geçmişi gelecek diye beklemek

Dışarıda mis gibi bir hava var. Karantina yüzünden geldiğini hissedemediğimiz ilkbahar bitti bitecek, yaz geliyor. Üstelik bayram... Ama sokaklar bomboş, çocuklar bile ortalıkta yok.

Asıl şaşırtıcı olansa insanların yeni normale uyum sağlama kabiliyeti. Çevrenize bir bakın... Sanki yıllardır bayramları böyle kutluyormuşuz gibi soğukkanlı bir şekilde komşularımıza uzaktan el sallıyoruz. Kimsenin yüzünde bir şaşkınlığa, hareketlerinde de acemiliğe rastlamıyorum. Hatta birbirine fazla yakınlaşanlara "kötü kötü" bakmaya başlayanları bile görüyorum.

Tıpkı düne kadar, faydalı bir iş yapıyorlar diye alkışladığımız sokakta spor yapan insanları, bir anda "sorumsuzlar" diye ayıplamaya başlamamız gibi...

Demek ki 2000'li yıllarla birlikte girdiğimiz küreselleşme sürecinin "şaka olmadığını" ve hızını hissetmemiz için bir pandemi gerekiyormuş bize... "Olmaz olmaz" demek gerektiğini... Hayatta her şeyin mümkün olduğunu... Suda, kayada, cansız bir zeminin üzerinde bir başımıza değil, yaşayan bir organizmanın içinde, birbirimize göbekten bağlı olarak bir arada yaşadığımızı anlamamız için.

***

Oysa geçtiğimiz yüzyılın bilincimize kazıdığı ders tam tersiydi.

Tarih diye anlattığımız hikayeler belli bir devamlılık için tekerrür ediyordu işte.

Biz de bu öngörülebilir çerçevede rutinimizi devam ettirip, geleceğimizi planladığımızı, hatta gördüğümüzü düşünerek huzur buluyorduk.

Çağının ilerisinde bir deha olan Charlie Chaplin'in 1936'da çektiği "Asri Zamanlar"da yeni yüzyılın hızına ve "yabancılaşmaya" karşı verdiği tepki ne kadar naifmiş aslında...

İnsanlık daha hangi "yeni normallere" alışacakmış meğer.

***

Türkiye'de, haftalardır izolasyon tedbirleri nedeniyle eve kapanan 20 yaş altı gençlerin sayısı 25 milyon! Nüfusumuzun yüzde 30'u.

Küreselleşmenin ortasında doğan bu arkadaşlarımız için yeniçağın bizleri şaşırtan hızı gayet normal.

Uyum kabiliyetleri de elbette bizden daha hızlı. Bizim yaptığımız tartışmalar gündemlerinde bile değil.

Bakalım, gözünü geleceğe dikmiş bu cıvıl cıvıl nesil, geçmişi gelecek diye beklemeye alışmış büyükleriyle 5-10 yıl sonra nasıl bir iletişim kuracak.

Ben umutluyum. Bu işi bizlerden daha iyi yapacaklarına eminim.

Ne demek istediğimi daha iyi anlamak isteyen çocuklarla bir el PUBG atsın yeter.

"Yaşlılık, insanın rutinini değiştirmeye cesaret edememesidir" derler...

Kim bilir belki seversiniz de...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA