Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

İsrail lobisi ve Taksim

Hani bir söz var ya 'Savaş başladı mı önce gerçekler ölür' diye. Akıl tutulmasından kurtulan ve vicdan terazisinde gerçekleri tartanlar için net cevaplar artık ortada...
- Taksim Gezi Parkı'ndaki eylem başlangıçta masumane nitelikte miydi? Evet.
- Gezi Parkı'ndaki bir avuç protestocuya orantısız güçle müdahale edilmesi işleri çığırından çıkardı mı? Evet.
- Mesele, Gezi Parkı olmaktan çıktı mı? Evet.
- Terör deneyimi olan aktörler sahnede mi? Evet.
- Gençleri kalkan olarak kullanıp, 'Türkiye'de çatışma görüntüsü yaratmak isteyenler devrede mi?' Evet.
- Uluslararası medya yangına körükle gidiyor mu? Evet.
- İstihbarat örgütlerinin yerli ve yabancı uzantıları meydanlarda mı? Evet.
- İsrail lobisi perde arkasında rol oynuyor mu? Evet.
- Halkın polise olan güveni zayıflatılıyor mu? Evet.
- Türkiye'nin yükselen ekonomik gücüne darbe vuruluyor mu? Evet.
- Bölgesel dış politik etkinliği azaltılıyor mu? Evet.
- İstanbul, 2020 Olimpiyatları'ndan uzaklaşıyor mu? Evet.
- Ülke, enerjisini içeride tüketiyor mu? Evet.
- Toplumsal kamplaşmanın tohumları ekiliyor mu? Evet.
- 'Hükümet bedel ödesin de nasıl öderse ödesin' diyen topluluklar var mı? Evet.
- AK Parti içinde fay hatlarını tetikleme ve siyaset mühendisliği niyeti seziliyor mu? Evet.
- Sürecin, Cumhurbaşkanlığı seçimi veya başkanlık sistemi tartışması ile bağlantısı kurulabilir mi? Evet.
- Başbakan Tayyip Erdoğan'la Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında ikilik çıkarma gayreti görülüyor mu? Evet.
- Aktif sabır sergileyen AK Parti tabanı, olup bitene 'Birkaç bin eylemciye niye taviz veriliyor?' diye bakıyor mu? Evet.
- Sade vatandaş, 'Bu gidişle kabak bizim başımıza patlayacak' diyor mu? Evet.
- Bir hükümet sokaklara teslim olursa, ülkeyi yönetemez hale gelir mi? Evet.
- Makul insanlara her şeye rağmen diyalog kapıları açık tutulmalı mı? Evet.

***

Taksim'in kısa vadeli sıcak etkilerini sıraladıktan sonra, 'Sandıkta rekabetçi olamayan bazı siyasi çevrelerin sokaktaki çatışmacı kimliği sahiplenmesini" soğukkanlılıkla değerlendirmek zorundayız.
Hatta bu sayede uzun vadeli çözümler geliştirilmesi de mümkün.
Evet; Taksim'den yayılan dalga bir yönüyle, muhalefet eksikliğinin apolitik kimlikle dışa vurumudur. Ankara'nın derin teşhisine göre, Yahudi diyasporası da küresel kapasitesini Tayyip Erdoğan'ın ve Türkiye'nin imajının bozulması için seferber etmiştir. Lakin, olayların şiddetten arındırılmış bölümü, iktidarın uygulamalarından duyulan rahatsızlığın da ifadesidir. Sıkıntı, Türk siyasetinin genel karakteristiğinden kaynaklanmaktadır. Maalesef AK Parti de öncekilerin yararlandığı bir imkanı değerlendirmektedir. Konu şudur...
Siyasi partiler, adeta telefon şirketlerinin paket tarifeleri gibi tabldot programlarla seçim yarışına girmekte, halk en uygun tarifeyi seçmektedir.
İktidara gelen kadrolar, sadece paket tarifeye ikna ederek kazandığı seçmen çoğunluğuna yaslanmakta ve ülkeyi 'kendi alakart öncelikleri' ile yönetmektedir. Tarife dışı kalan kitleler ise 'yaşam tercihleri' için uygun kanallar bulamamaktadır.
Özet...
İktidara getiren çoğunluk farklı çıkar ve beklentilerin koalisyonudur. O koalisyonun gücü kadar, koalisyon ortağı olmayanların beklentisi de önemlidir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA