Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Emek piyasası büyük şoku üstünden attı

Aşıyla birlikte küresel ekonomik aktivite de hızlanırken, emek piyasası büyük şoku üstünden attı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birkaç G20 ülkesinde istihdam rakamları, salgın öncesi seviyeleri yakaladı, hatta aştı

Koronavirüs salgını işsizlik mevzunda politika yapıcıları bir hayli endişelendirmişti. Bu endişenin yersiz olmadığı kısa sürede anlaşılacaktı. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) yaptığı hesaplamalara göre, salgının başında küresel çalışma saatlerinin yüzde 18.7'si buharlaşmıştı. Bu, 543.2 milyon tam zamanlı işin salgından olumsuz etkilendiği anlamına geliyor. ABD'de yüzde 3.5 olan işsizlik oranı birkaç hafta içinde yüzde 14.8'e kadar yükselmişti.
Ekonomiler böylesi tehlikeli bir noktaya savrulunca, dünya genelinde hükümetler eşine az rastlanabilecek cömertlikte mali destekleri devreye soktular. Merkez bankaları da para musluklarını açtı. Bu politikalar büyük oranda işe yaradı. Aşıyla birlikte küresel ekonomik aktivite hızlandı. Emek piyasası, borsalar ve milli gelir kadar hızlı olmasa da büyük şoku üstünden attı.



MAAŞLAR ARTIŞ EĞİLİMİNDE

Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birkaç G20 ülkesinde istihdam rakamları, salgın öncesi seviyeleri yakaladı ve hatta aştı. ABD ve İngiltere gibi emek piyasasının oldukça esnek olduğu gelişmiş ülkelerde şirketler, açık iş pozisyonlarını doldurmakta dahi zorlanır hale geldiler.
Şirketler insanları çalışma hayatına döndürmeyi teşvik etmek için maaş tekliflerini artırmaya başladı. The Conference Board adlı ünlü araştırma kurumunun ABD için düzenli olarak gerçekleştirdiği 'Maaş Artış Bütçe Anketi' sonuçlarına göre, şirketler 2008'den bu yana en yüksek maaş artışlarını bütçelerinde planlıyorlar. Atlantik'in diğer ucundaki İngiltere'de ise salgın öncesinde uzun süre yüzde 2-3 bandına gezinen yıllık ortalama maaş artış oranları, ekonominin yeniden açılması sonrasında bir ara yüzde 9'a kadar yükseldi. Bu oran bir yılı aşkın süredir yüzde 4'ün altına ise inmedi.
Yaşı müsait olan bir kesim, salgının ardından hayatlarındaki öncelikler listesini gözden geçirerek erken emekliliğe yöneldi. İstifalar sadece orta yaştakilerle sınırlı kalmadı. Tam zamanlı kurumsal işlerinden istifa edip esnek çalışma çeşitlerine yönelen gençler de var. Salgının ardından yükselen bu trende 'Büyük İstifa-Great Resignation' adı veriliyor. Sadece geçtiğimiz kasımda tam 4.5 milyon Amerikalı işini bırakmış.
Koronavirüsün devam eden sağlık risklerini ve evde eğitim gören çocuklara bakma sorumluluğunu göz önünde bulundurarak iş hayatına dönmekte tereddüt yaşayanlar var. Bu bireyler kapanma dönemlerinde verilen mali destekler ve artan bireysel tasarruflarla günlük ihtiyaçlarını fonlamaya devam ediyorlar. Bu yaşananların zaten 2000'lerin başından bu yana azalmakta olan işgücüne katılım oranını daha da aşağıya çekiyor.



KONJONKTÜREL Mİ YOKSA KALICI MI?
SALGININ yerli ve milli üretimin önemini hatırlatmasıyla birlikte, birçok gelişmiş ülkenin geçmişte düşük ücretli ülkelere kaptırdıkları fabrikaları yeniden kendi coğrafyalarına çekmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu da emek talebinde ilave bir artışa neden olmakta. Gelişmiş ülkelerde doğurganlık oranları düşük olduğu için alttan gelen gençler, çalışan açığını doldurmada yeterli olmuyorlar. Göçmen karşıtlığının artması da emek piyasasında alternatifleri sınırlandırıyor. Günün sonunda gelişmiş ülkelerde çalışmayı cazip hale getirmek için maaş teklifleri yukarı doğru revize ediliyor. Bu durumun zaten yüksek olan enflasyon oranlarını daha fazla zorlamasından endişe edeneler de var. Gelişmiş ülkelerde salgından önceki 40 yılda, gelişen ülkelerde ise önceki 20 yılda emeğin GSYH'den aldığı pay azalmıştı. Bu açıdan düşündüğümüzde son bir yıldır dünyanın birçok noktasında ücretli kesimin daha yüksek maaş artışına kavuşması sevindirici. Ama bu artışın ne kadarı yapısal gelişmelere bağlı ne kadarı ise konjonktürel, orası henüz net değil. Çalışanların şirketler karşısında pazarlık gücünü artıracak kurumsal mekanizmaların güçlendirildiğini veya teknolojinin daha işçi/istihdam dostu bir hale geldiğini söyleyemeyiz. Enflasyonun nominal ücret artışlarını reel olarak ne derece artıda tutacağı da şimdilik muamma. Umut edelim ki, çalışan kesimin son kazanımları salgın koşullarına bağlı kalmasın ve maaş artışları enflasyonun altında ezilmesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA