Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİHA OKUR

Para, IMF yerine nereden bulunacak?

IMF ile imzalamayı planladığımız stand-by uçtu gitti. Görünen o ki, noktayı okyanusun öte yakasından IMF koymak istedi. Ama Türkiye erken davrandı. IMF açıklamasından üç saat önce Hazine Müsteşarlığı'nın internet sitesine büyük haberi sessizce koyuverdi.
Böylece Türkiye ile IMF'nin birbirine gol atma dönemi kapandı. AK Parti Hükümeti ile IMF arasındaki iki yıllık zorlu maraton tamamlandı. Oysa perşembenin gelişi çarşambadan belliydi!..
Türkiye ile IMF, kapalı kapılar arkasında karşılıklı görüşüyor, "İki konuda büyük sıkıntı var" diye kulislere haberler yansıyordu.

***

Sıkıntının kaynağı Mali Kural ve Gelir İdaresi özerkliği ile ilgiliydi. Hükümet, uzun süre Mali Kural'la ilgili hazırlık yaptı ve "Mali Kural'ı mayıs ortasında açıklayacağım" dedi. Galiba Mali Kural dananın kuyruğunun koptuğu yerdi. Kimse uyanamadı...
AK Parti Hükümeti geçen yıl boş durmadı. Orta Vadeli Program (OVP) ile bir çıkış stratejisi hazırladı. Kredi piyasası aktörlerine, "Bütçe açığını kapatacağım. Gelirlerimi artırıp, giderlerimi azaltacağım" dedi.

***

Nedense reyting şirketleri başta olmak üzere hem içerideki büyük aktörler, hem de yurtdışındaki oyuncular bu programı beğendiler, daha ötesi bol bol destek verdiler. Başta Fitch olmak üzere Moddy's, S&P, JCR, "OVP tamam, Türkiye'nin arkasındayız" dediler. Türkiye'nin notunu artırdılar.
Sorarım size; elinde reyting şirketlerinin not artıracak derecede önem verdiği Orta Vadeli Program olan bir hükümet bu saatten sonra niye IMF'ye ihtiyaç duysun ki?
Niye yoksul kesimi daha da sıkacak, erken ya da normal dönemde yapılacak bir seçimde elini kolunu bağlayacak bir programa imza atsın ki?

***

Dün, Çırağan'da düzenlenen Türkiye- Kore İş Forumu' na IMF ile biten stand-by yolculuğu damgasını vurdu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı dinlerken anladım ki hükümet, "IMF'siz bile IMF gibi krediye sahibiz" diyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Bakan Babacan bir diplomat gibi süreci yönetiyor. Hükümet, büyüme diyor. İstihdama ağırlık veriyor. Türkiye bu yıl yüzde 3.5 büyüyecek.
Fakat istihdam yaratmak için en az yüzde 5 büyümesi şart.
IMF, bir çapa.
Sığınaklı liman arayan yatırımcılar için güveni temsil ediyor. IMF'nin işi büyüme değil ki? Bugüne kadar istihdam artırıcı ve rekabet edici politikalara destek verdiği görülmemiş. Anladığım o ki, IMF ile büyüme ve rekabet konusunda uzlaşamadık. Neticede 20 ile 40 milyar dolar arasında olacağı tahmin edilen IMF kaynağını elimizin tersiyle ittik.

***

Peki şimdi ne olacak?
Bu saatten sonra rekabet açısından ayağımızdaki pranga kalktı. Gümrük Birliği kısıtları hariç, istediğimiz gibi ithalata sınır, ihracata teşvik verebiliriz. Buna karşılık iç piyasayı rahatlatmak ve kamu açığını kapatmak için uyguladığımız dolaylı vergi artışları ile KİT fiyatlaması problem.
Toplanan vergiler hem enflasyonu artırıyor, hem iç piyasayı tıkıyor, alım gücünü azaltıyor. Halkın üzerinde ek yük yaratmaması için kesinlikle özelleştirme yapmak zorundayız. O yüzden elektrikte, telekomünikasyonda özelleştirmeler hayati önem taşıyor. Başka çıkış yolu yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA