Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Amerikan dolarının kısa tarihi

24 Haziran seçimleri öncesinde sonuçları ABD lehine değiştirme amacına matuf manipülatif dalgalanmalardan ötürü gündemde olan Amerikan dolarının, ülkenin kuruluşundan epey öncesine dayanan bir tarihi var.

Bugünkü doların atası olan para birimi ilk olarak 1518 yılında Almanya Bavyera'da Joachimsthal kentinde ortaya çıktı. Bu kente yakın madenlerde çıkarılan gümüş sikkeler para birimi olarak kullanılmaya başlandı. Sikkelerin ağırlığı 29,2 gramdı. Adı 'Thaler' olan bu para birimi, o dönemde Avrupa ülkeleri arasındaki ticarette yaygın biçimde kullanılıyordu. Öyle ki, 16-18. yüzyıllar arasında Avrupa'da modern para birimine dönüşecekti.

Ardından Yeni Kıta'daki (Amerika) İspanyol kolonilerinde -Meksika başta olmak üzere- kullanılmaya başlandı. İspanya, Bolivya, Peru, Meksika topraklarında 1500-1800 yılları arasında gümüş sektörünün yüzde 85'ine hâkim oldu. Bu dönemde İspanya kendi parası olan 'peso de ocho'yu bastıktan sonra Kuzey Amerika'daki İngiliz kolonileri, kendi paraları ile İspanya parası üzerinden ticaret yapmakta zorlandılar.

1776 yılında İngiliz kolonisi bağımsızlığını ilan etti ve kendi parasını kullanmak istedi. Diğer koloniler de tercihlerini dolardan yana kullandı ve 1792 yılında Coinage Antlaşması imzalanarak doların kullanımı resmen kabul edildi.

Bir Avuç Dolar filmine konu olan dönemlerde -Amerikan İç Savaşı yıllarında- Thaler, Amerika'da kullanılan bir para birimiydi. Amerikan Devrimi'nden sonra Kongre doları resmi olarak kullanmaya başladı. 'Avrupa Thaler'i ABD'ye adapte edildi ve standart olarak belirlendi.

HANDİKAPI GÜMÜŞE DAYALI OLMASIYDI

Thaler zamanla İngilizce dollar ismiyle anılır oldu. İngilizce konuşan topluluklar arasında Hollanda sikkesi (Leeuwendaalder) dolar olarak anılmaya başlandığı için dolar kelimesi de Hollanda parasından türemiş oldu. Modern Amerikan İngilizcesinde doların telaffuzu hâlâ 17. yüzyılda Flemenkçesinde kullanılan 'daler'in telaffuzuna yakındır.

Dolar sisteminin en büyük handikapı gümüşe dayalı olmasıydı, altın ise gümüşten daha değerliydi. Bu nedenle 1834'te ABD'de altına dayalı ekonomik sistem kuruldu. Bu sisteme daha erken bir tarihte geçmeye başlayan İngilizler ancak 1900 yılında altına endeksli ekonomiye adapte olabildi.

Dolar ilk olarak 1690'da Massachusetts'te kâğıt para olarak basıldı. Sonra diğer koloniler kâğıt para birimine geçti. 18. yüzyılda ülkede çıkan iç savaşın finanse edilebilmesi için Kongre, ABD Hazinesi'ne faiz getirisi olmayan ve vadesiz banknotlar ihraç etme yetkisi verdi. Bu şekilde çıkarılan banknotlar yeşil renkliydi. Böylelikle dolar şimdiki rengini almış oldu. Doların değeri 1834'ten 1933'e kadar hiç değişmedi. Sonra Büyük Buhran'la düşüş yaşandı.

1863'te ABD'de ulusal bankacılık sistemi kuruldu. 1865'te gizli servis, kalpazanlığa karşı faaliyet göstermeye başladı. 1957'de doların arka yüzündeki In God We Trust (Tanrıya Güveniyoruz) yazısı 1955 yılında çıkarılan bir kanunla kullanılmaya başlandı.

Doların ilk devalüasyonu ise Büyük Buhran'da oldu. 1933'te 0,8887 gram altın 1 bir dolar değerindeydi. Sonradan 'Derin Gırtlak operasyonu' ile iktidardan düşürülecek olan Richard Nixon döneminde -1970'lerde- ABD yeni bir para politikasına geçti, dolar yine değer kaybetti. Bununla birlikte Sovyetler'in çöküşü ile dünya piyasalarındaki hâkimiyetini artırarak sürdürdü.

RUSYA'NIN 'ALTIN' PLANI

Rusya ve Çin başta olmak üzere ABD'ye rakip ülkeler (Bunlar arasında Türkiye de var) uluslararası ticarette para birimini değiştirmek istiyor. Zira günümüzdeki koşullarda Amerikan doları, piyasaların en güçlü dövizi olarak kabul ediliyor. Doların yönetimi ve kontrolü, Amerikan Merkez Bankası tarafından sağlanıyor. ABD, dolar ile finans piyasalarının nabzını tutuyor. Zira ABD, dolara endeksli bir para piyasası sistemi kurmuş durumda. Bunun da miladı 1944. Sistemin temeli o zaman atılmış. O yıl ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'ta Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı düzenlendi. Sistem bundan sonra ortaya çıktı. Uluslararası ticaretin yaygın hale gelmesiyle birlikte ülkeler arasında yapılan ticari işlemlerde para birimlerinin birbirine çevrilmesinde yaşanan sorunlar nedeniyle dolarla ticaret yapılması kararı alındı. Uluslararası ticareti dolar üzerinden dizayn eden bu sistem, bir anlamda ABD'nin küresel ekonomik hegemonyasının da garantörlüğünü yapıyor.

ABD, bu sayede finans piyasalarının nabzını tutuyor. Her ülkenin takip ettiği bir döviz kuru var ve bu genellikle kendi paralarının Amerikan doları karşısındaki değerini gösteriyor. Dolar kurunun yükselmesiyle bu ülkelerin ekonomisinde dalgalanmalar görülüyor.

Doların yönetimi ve kontrolü, 23 Aralık 1913'te kurulan Amerikan Merkez Bankası (FED-Federal Reserve Sistemi) tarafından sağlanıyor. (ABD'nin ilk merkez bankası ise 'The Bank of United States' ismiyle 1791'de kuruldu.) Doların basımı 'United States Mint' tarafından yapılıyor.

Amerikan dolarının resmi kullanıcısı olan ülkeler de var: Doğu Timor, Ekvador, El Salvador, Marshall Adaları, Mikronezya Federal Devletleri, Palau, Panama, Zimbabve, Karayip Hollandası, Britanya Virjin Adaları, Turks ve Caicos Adaları bunlar arasında yer alıyor. Bunun dışında doları resmi olmayan biçimde kullanan pek çok ülke var.

ABD, 19 trilyon dolardan daha fazla olan Gayri Safi Yurt İçi Hasıla oranı ile dünyanın en önemli pazarı. En büyük ithalatçı olmasının yanında en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı konumu nedeniyle hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerin yöneldiği hedef pazarı konumunda.

ABD'nin ihracattaki en önemli ortakları; Kanada, Meksika, Çin, Japonya ve İngiltere. Türkiye ise bu sıralamada 28'inci sırada yer alıyor. ABD'nin ilk beş tedarikçisi ise Çin, Meksika, Kanada, Japonya ve Almanya. Türkiye'nin ABD pazarından aldığı pay ise yüzde 0,4.

Rusya, Amerikan dolarının küresel hâkimiyetini kırmak için 2009 yılından beri hinterlandındaki ülkeleri de kapsayan bazı planlar yapıyor. Yeni bir para birimine geçmek istiyor. Bu planı, 17 Nisan 2014'te 'Rusya'nın altın ruleti' başlığı ile yazmıştım. Plan, Batı blokunun ekonomik hegemonyasına karşı büyük bir meydan okuma. Hatta Rus ruleti gibi bir şans oyunu. Ama tutarsa dünyada çok şey değişecek.

Adı muhtemelen 'altın' olacak para birimi, Rusya'nın yanı sıra Kazakistan, Belarus, Kırgızistan, Ermenistan ve Tacikistan gibi ülkelerde kullanılmaya başlanacak. Altına dayalı para sistemine geçiş, Rusya ile hinterlandındaki ülkelerin dolar ve euro ile alışverişi terk etmesi anlamına da geliyor. Bu, aynı zamanda Avrupa Birliği projesine bir ekonomik cevap anlamı da taşıyor.

Türkiye de bölgesindeki ülkelerle ticareti doların tahakkümünden kurtarmak için çalışmalar yürütüyor. İran'dan sonra, Rusya ve en önemlisi Çin bu zincire dâhil olursa dünyanın bir numaralı ekonomisi olan ABD ciddi bir darbe alabilir. İşte o zaman seyreyleyin Birinci Dünya Ekonomik Savaşı'nı…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA