Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Muhasebe ve plan: Yeni yıl

Sergiler, sanatçılar, filmler ve kitaplar... Görsel sanatlardan, edebiyata, sinemadan yazılmayı bekleyen kitaplara ve gidilmesi planlanan yerlere dair bir yıl sonu değerlendirmesi

Yeni bir yıl bugün başlıyor. İnsanlar eski yılın muhasebesini, yeni yılın planlamasını yapıyor. Bu yılın Aralık ayında yayımlanan dergilere, gazetelere bakıyorum. Hepsi çok güzel. Hepsi listeler yayımlıyor. İnsanlar listeleri seviyor, ben de seviyorum. Hele ciddiyetle yapılmışsa daha da hoşuma gidiyor, çok yararlanıyorum. Gerçekten bir şeyler buluyorum, izlemem gereken. O zaman böyle bir yazıyla yeni yılı karşılayayım, kendi muhasebemden ve planlarımdan okurlarıma bazı ip uçları aktarayım istedim.

***
Kendi payıma geçen yıl edebiyattan çok görsel sanatlar beni etkiledi.
Eğer tevazu sınırlarını aşmak diye görülmezse, kendi payıma, Akbank Sanat'ta düzenlediğim Johan Tahon sergisiyle, o yapıtlarla, gerek sergiyi kurarken, gerek katalogunu yazarken çok içli dışlı oldum.
Bende hâlâ çok sıcak bir biçimde devam ediyor o serginin 'mizansen'i. Antik Yunan'la olan ilişkim beni o sergiyi o açıdan yapmaya/ izlemeye itti. Böyle, yasa, yargı, kurban, ilkellerde sanat, hepsinin ortak paydası olan tragedya ve sanatın bunlarla ilişkisi üstünde bir kere dah a düşündüm.
Benzeri bir duyguyu Ergin İnan'ın son yaptığı çehrelerden oluşan ve hazırladığım sergi için de yaşadım. Sergiyi 13 Ocak'ta açacağız. Günlerdir, İnan'ın çok farklı ifadelere sahip çehrelerini izliyorum. O arada da gerek Doğu gerekse Batı sanatında surat, portre resmi, onları oluşturan ifadeler ve onlara dönük felsefi yorumlar çerçevesinde çalışıyorum.
Belki üst üste geldi ve biraz yoğun oldu, o arada geçirdiğim 'flash-disk' kazasından ötürü büsbütün bunaldım ama bu çalışmalar her bakımdan zevkliydi. Okurlar da bu sergileri izleyebilirler.
Bir diğer isim Kutluğ Ataman. Son derece yaratıcı, yenilikçi, kapsamlı, zengin bir sanatçı.
Onun yapıtları ve sergileri de 2011'de çok etkileyiciydi. Retrospektifi vardı, Bienal'e çok sarsıcı bir yapıtla katılmıştı. Ayrıca, o alanda çok sayıda, çok etkileyici ve yeni galerinin açılmasını yılın en önemli olayı diye değerlendiriyorum.
Sonra İstanbul Bienali'nden ve İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı'ndan büyük bir zevk aldım. İstanbul Bienali dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri. Bu yılki özellikle başarılıydı. Çağdaş Sanat Fuarı ise İstanbul'u bu alanda dünya haritasına yerleştiriyor.
***
İnsan bir yıl boyunca çok şey okuyor.
Onların bazılarını SABAH'ın soruşturmasında belirttim. Türk edebiyatı artık fazla verimli değil. Ya da tersinden söyleyeyim, o kadar çok yapıt ortaya çıkıyor ki bir yıl içinde, bu çokluk, getirdiği izlenemezlik ortamıyla verimi öldürüyor. Tamamını okumak bendeniz gibi profesyonel okurların bile gücü dahilinde değil.
SABAH'ta yayınlanan listeyi bir kenara bırakarak onun dışında kalanlar bakımından ne söyleyebilirim diye düşündüm bu yazıya oturmadan önce. Hani bir yıldan bana en çarpıcı ne kaldı diye? İki roman adı vereyim.
Biri, Paul Auster'ın Sunset Park. 2010'da yayımlanmıştı, ben bu yıl okudum ve çok güzeldi. Diğeri gene 2010'dan bir roman: Don de Lillo, Point Omega. Türkçede ise, andıklarımı bir daha anmıyorum demiştim ama Selim İleri'nin Yağmur Akşamları kitabını bir dilin, bir edebiyatın 'onuru' olarak görüyorum.
Herhangi bir dilde o düzeyde bir yazarın böyle bir kitabı yayımlansa olay olur. Dili, anlatımı, arayışıyla müthiş bir kitaptı. Leyla Erbil'in Kalan'ını da buraya ekliyorum-aynı bağlamda.
Bunların dışında yaşayan ve izlediğim yazarlardan fazla bir şey gelmedi. Umarım 2012'de Orhan Pamuk başta olmak üzere 'benim yazarlarım' yeni yapıtlarını yayınlar.
Hayat onlarla anlam kazanıyor. Kundera ve Coetzee'yi özellikle dilerim.
***
Çok dikkat çekici, çok etkileyici bir film gördüm mü?
Ciddi eleştirilerim var ama ona rağmen Nuri Bilge Ceylan'ın filmini bir değer olarak kaydediyorum. Bugünün sineması değil Ceylan'ınki. Ama kendisine özgü ve duyarlı.
Ben de son filmi Bir Zamanlar Anadolu'da'yı dikkatle izledim. Paris'te Geceyarısı'nı fazla sevmedim. Trier'in Melancholia'sı çok kötüydü. Cronenberg'in Tehlikeli İlişki'si çok manasızdı. Tenten'i henüz görmedim ama merakla bekliyorum. Ama bu yılın en severek izlediğim filmi, çok geç fark ettiğim The Sunset Limited oldu. Eh, Cormac McCarthy yazarsa senaryoyu böyle olur.
***
Şimdi 2012 planlarına geleyim. Fazla önemli olmayan şeyler ama benim açımdan değerli.
Bekleyen, devam eden kitaplarımı yazmak, tamamlamak... En önemlisi bu. Hâlâ yazmayı düşündüğüm ve hiç başlamadığım bazı yapıtları, elimdekileri bitirip, hatta bitirmeden tezgaha yerleştirmek istiyorum. Bir kitabı yazmanın en iyi yolu okumak ve benim yaptığım gibi fiş toplamak değildir; oturup yazmaya başlamaktır. Yüzmek gibidir yazmak ya da yürümek. Yüzmeden, yürümeden bir yere varamazsınız, ulaşamaz, erişemezsiniz.
İkincisi, yıllardır iyi bir yaz tatili yapmadım.
Geçen yıl niyet ettim, büyük bir hastalıkla yatağa çivilendim; oysa ben denize çivileme yapmayı kuruyordum. Umarım, mavi, büyük, berrak bir denizde bu yıl gönlümce ve dilediğimce yüzebilirim.
İkincisi, yıllardır davetler alıyorum, karşılıklı planlamalar yapıyoruz ama bir türlü İspanya'ya gidemiyorum. Çok gittim o ülkeye ama iki şeyi görmedim, güneyini, Endülüs bölgesini, bir de boğa güreşlerini. Biliyorum, vahşi bir şey ama ben 'kurban kuramı' üstünde çok çalıştım. Artık yasaklanıyor boğa güreşleri.
Bitmeden bir kez olsun izlemek istiyorum.
***
Herkese gönlünce bir yeni yıl dileyerek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA