Bir haftadır devrildiğim yerden pek kalkamıyorum. Kalkamıyordum daha doğrusu. Ama bu yazıyı yazdığım gün yani 24 Aralık'ta dipçik gibi olmam lazım, eh arkadaş tedavisiyle fena durumda da değilim:
- 'Serdar, mandalina çekti canım, şöyle serin serin...'
- 'Dido uykumda gözümün önünden tepsi tepsi börekler geçti...'
- 'Lusicim ya şimdi bu çarşaflar mikrop yuvasıdır, hadi bi zahmet değiştir de temiz temiz yatayım...'
- Murat neydi senin o şifalı acayip çayının adı? Hani tarçınlı marçınlı... Belki ondan yaparsan boğazıma iyi gelir diyorum, hıı?'
***
Bu arada şifalı çay demişken gerçekten de iki mucizevi takviye keşfettim ki hemen sizinle paylaşmalıyım. Boğazım öksürükten öyle acımaya başlamıştı ki, bir ara ben ağzım açık uyurken Cacık hanımın patisini içeri sokup gırtlağımı içeriden tırmaladığı fantazisini bile üretmeye başlamıştı beynim... O kadar feci durumdaydım yani. Ve benim 'hemşireler birliğinin' tavsiyesi üzerine bal, zencefil, zerdeçal, keten tohumu tozu karışımını yutmayı denedim. Ardından da masala çayını... Süt, siyah çay, kabuk tarçın, karanfil, kakule, zerdeçal, karabiber, muskat ve balla hazırlanan bir Hint çayı bu... Tarifini internette bulabilirsiniz herhalde. Hazır da satılıyordur belki ama evde yapılanı pişerken bile kokusuyla insanı şifalandırıyor gibi... Üşenmeyin bu saydığım malzemeleri bir aktardan ediniverin. O ballı macun ve ardından masala, hem öksürüğümü azalttı hem de o gırtlağımın sanki paramparça olmuş duygusunu yok etti. Hem de tek seferde...
***
Gelelim neden özellikle 24 Aralık'ta ayaklanmam gerektiğine. Eee çünkü bu akşam dostlarımla Selçuk- Bülbüldağı'na çıkacağız. (Siz okurken olay bitmiş olacak tabii) Meryem Ana'ya yani... Dileklerimiz ve dualarımız var. Gece 22.00'deki Noel ayininden sonra mumlarımızı yakıp Fatiha'mızı okuyacağız. Ben özellikle böyle bir memlekette ve tüm gözlerin üzerine çevrildiği, sahip olmak istediği bu güzel kentte, İzmirimde yaşadığım için şükredeceğim. İş çıkışı, topu topu bir-iki saatte, tarihin tanığı bir dağın tepesinde, Allah'ın seçtiği ve kutsal saydığı bir kadının önünde, diz çökeceğim. Dualarıma aracı koymam ama bu gece 'Anacığım sen de bizim için dua et olur mu?' diyeceğim. Hepimiz, hepiniz için... Şimdi gözünüzü kapayın ve bir dilek dileyin. Günün birinde gerçekleştiğinde de bana haber verin. Gidip bir tane 'kabul mumu' yakayım. Ki bu zamana o mumlardan çoook iade etmişliğim vardır. O dağda dualar ve dilekler gerçek oluyor. Hiç şüpheniz olmasın. Neyse işte, ben şimdiden genel olarak, herkese mutluluktan paralanacağı bir yıl diliyorummmmmm. Ve yola çıkıyorum. Hadi bakalımmm!