Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ABDULLAH ERBOĞA

Menbiç hareketliliği ve Türkiye-ABD ilişkileri

Suriye'de devam eden iç savaş Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı sınır ötesi operasyonları ile bu tehdide cevap üreten Türkiye gerekirse yeni operasyonlar yapacağını birçok defa ilan etti. Bu kapsamda ilk olarak Menbiç karşımızda durmaktadır. ABD ile Türkiye arasında Menbiç konusu uzun süredir gerilim merkezlerinden bir tanesi ve son günlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde taraflar bu konuda uzlaşmaya vardı. PKK Menbiç'ten 30 gün içinde çekilecek ve Türkiye ile ABD şehrin denetimini devraldıktan sonra 15 gün içerisinde yerel güçlere teslim edecek. Peki, 4 Haziran'da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Mike Pompeo'nun Washington'da yapacağı görüşme sonrası fiiliyata geçirileceği beklenen anlaşma neden şimdi sağlanabildi?

Türkiye'nin kararlı duruşu
Elbette Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna karşı göstermiş olduğu kararlılık en önemli unsurdur. Başkan Obama döneminden itibaren hem silahlandırılıp hem de geniş kontrol alanları sunulan terör örgütü PKK'nın ABD'nin sahadaki ortağı olmasına Ankara'nın tepkisi oldukça sert oldu. Diplomatik düzlemde gösterilen tepkilerin karşılık bulmaması ve ABD'nin bu tepkileri görmezden gelerek terör örgütü ile sahadaki angajmanını artırması Türkiye'nin askeri seçenekleri kullanmasına yol açtı.
Fırat Kalkanı ile DEAŞ terörü sınırdan uzaklaştırıldı ve örgütün beli Fırat'ın batısında kırıldı. Türkiye'yi tehdit eden bir diğer terör örgütü PKK'nın kalelerinden olan Afrin ise Zeytin Dalı harekatıyla ele geçirilerek teröre güçlü bir darbe vuruldu. Dolayısıyla Türkiye'nin sahadaki oldubittilere göz yummayan kararlılığını askeri kabiliyetleriyle tescillemesi muhatapları nezdinde yeni bir muhakemeye yol açtı. Bu açıdan Başbakan Yıldırım'ın konuşmasında yer alan "Şimdi Fırat'ın batısı tamamlandı, doğusu ne olacak? Doğusu da aynı olacak" ifadeleri Türkiye'nin terör örgütlerinin Suriye'de hiçbir varlık gösterememesi yönündeki politikasını muhataplarına bunu kabul ettirmesi kararlı duruşunun sonucudur.

Rusya faktörü
ABD açısından kritik olan husus ise Türkiye'nin Rusya ile her geçen gün daha fazla iş birliğine gidiyor olmasıdır. Suriye sahasında oldukça iyi işleyen bu iş birliği anlaşılan o ki Washington yönetimini huzursuz etmiş durumda. S-400 hava savunma sistemlerinin satın alınması konusunda sürekli Türkiye'ye aba altından sopa göstermekten çekinmeyen ABD, F-35'lerin teslim edilmemesinden silah satışlarının durdurulmasına kadar birçok diplomatik manevraya yönelmiş bulunmakta. En kısa süre içerisinde Türkiye ile Rusya arasındaki iş birliğine ket vurma peşinde.
Ancak Washington yönetiminin tahmin edemediği nokta ise sınır dışı operasyonlarla milliyetçi duyguların kabardığı bir süreçte gerek toplumsal gerekse de siyasal düzlemde bu tehditlerin tam tersi bir sonuç doğurmasıdır. Türkiye özellikle Suriye meselesinde kiminle nasıl bir ittifak ilişkisi içerisine gireceğini çok iyi tecrübe etti ve çok şey öğrendi. Ancak yapılan anlaşmadan anlaşıldığı üzere Washington yönetimi Türkiye'yi daha fazla Rusya'ya yakınlaştırmamak adına gerilim konularını azaltmaya ve bunun sahada görülmesine mecbur kaldı. Zira Trump yönetiminin geçmişte Türkiye'ye verilip tutulmayan sözleri tekrarlaması ve somut karşılıkların görülmemesi halinde ilişkilerin daha da kötüye gitmesi yüksek ihtimaldir.

24 Haziran etkisi
Bölgesel açıdan son derece kritik olan önümüzdeki beş yıla yeni bir yönetim sistemiyle girecek olan Türkiye'nin seçim sonuçları oldukça mühim. Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında muhalefetin zayıf görüntüsü ve seçimlerden Erdoğan lehine bir sonuç çıkacağı beklentisinin yüksek olması ABD yönetiminin ön almasına neden olmuştur. Seçimlerin hemen arifesinde böyle bir uzlaşıya varılması ve sahada çekilmenin Türkiye tarafından gözlemlenerek ikna olunması durumu ilişkilerin geleceği açısından olumlu sayılacaktır. Böylesi bir adım ABD ve Türkiye arasında güven tazelemenin ve ilişkileri rayına yeniden oturtmanın ilk sayfasını oluşturacaktır. İlk sayfası diyoruz çünkü ikili ilişkilerde son yıllarda çok fazla tartışmalı konu başlığı mevcut. FETÖ elebaşının teslim edilmesi, Fırat'ın doğusu ve Kudüs başta olmak üzere ABD'nin Ortadoğu politikalarında müttefiğinin hassasiyetlerini dikkate almayan yaklaşımı gibi birçok sorun bulunmaktadır. Seçim sonrasında Erdoğan liderliğinin devam etmesinin elbette ABD'nin pek arzulamadığı bir tablo olduğu aşikar. Ancak bu gerçeklikle yüzleşmek ve çalışmak için ABD'nin alışkanlıklarını değiştirmesi gerekmektedir. Türkiye ile iş birliği hiyerarşik zorlamalarla değil bilakis Türkiye gerçekliğini kabul etmekten geçtiğinin artık idrak edilmesi elzemdir. Bu açıdan varılan uzlaşının sahaya yansıması hem Türkiye'nin diplomatik düzlemde sonuca ulaşması hem de ABD'ye olan bakışını yumuşatmasını kolaylaştırır. Aksi bir durum olması halinde Ankara'nın vereceği yanıt nettir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA