İBRAHİM Tatlıses'i, 'Yaşam Boyu Onur Ödülü'nü Orhan Gencebay'ın elinden aldığını görünce çok duygulandım.
Çünkü Tatlıses örneği, yaşamımızı tekrar gözden geçirmemizi ve ufak tefek şeyler için asla üzülmememizi öğütler bize.
Nereden nereye gelmişti Tatlıses…
Fukaralık,
Açlık dolu günler...
***
Tatlıses'i herkes güzel ve yanık sesi ile tanıdı.
Yıllar önce İstanbul'a göç etmiş, birçok işte çalışmış, leblebi satmış, geçinmeye yetmeyince inşaatlarda işçilik bile yapmıştı.
Amelelik yaparak nafakasını kazanan bu karayağız delikanlının tırnaklarıyla kaza kaza zirveye çıkışının öyküsü hazindir.
Urfalı kalabalık ve fakir bir ailenin çocuğuydu.
Adanalı bir sinemacı Tatlıses'i inşaatta türkü söylerken keşfetmiş ve sonra hayatı değişmişti.
***
Çok az bulunur cinsten.
Allah vergisi billur gibi bir ses...
"Ayağında Kundura" ile
TRT'ye çıktı.
Peşinden şan, şöhret ve zenginlik yolu açıldı.
Filmler ve fırtınalı hayatı böyle başladı.
Ve bir akşam iş çıkışı uğradığı silahlı saldırı…
Türkiye'yi şoka soktu.
Keleşten çıkan kurşunlar Tatlıses'in değil milletin yüreğini parçaladı…
***
Geçenlerde güçlükle çıktığı sahnede dayandığı bastonunu fırlatmasıyla birlikte salon alkıştan yıkıldı.
'Sanatçı işte böyle sevilir' dedik o gece…
Nereden nereye gelmişti sahi…
Böyle bir filmi izlemeye kimin yüreği dayanır ki?
Bence insanın başına gelebileceklere çarpıcı bir örnektir İbrahim'inki.
İllüstrasyonlar: Halil İbrahim Yıldırım