Türkiye'nin en iyi haber sitesi

REFİK ERDURAN

Kibrit gibi "Gül" dikeni

Türkiye'nin "aydınlar" kesiminde çoğu kişinin işini doğru dürüst yapmadığı gerçeğine alınganlıklar ve kompleksler de eklenince anlamsız kavgalar yaşanıyor. Hele yapay gerginliğe hiç ihtiyaç yokken... Güneydoğu'da nefesler tutulmuşken...
Önce eski bir olayı anlatayım.
Bir Türk subayının bir PKK'lı ile dostluk kurmasını konu alan "Çok Geç Olmadan" oyunu sahnelenmek üzereyken derinlerden baskı gelince Devlet Tiyatroları yönetimince programdan çıkarılmıştı. Yapılanı kınamış, Genel Müdürle basında ters düşmüştüm. Devletin o ayıbı ukdedir içimde.
Cumartesi günü Ankara'da DT Edebi Kurulu'nun toplantısı vardı. O oyunun yazarının yeni bir eseri oybirliğiyle kabul edildi. Sevindim.
Dünkü (pazartesi sabahı) Taraf gazetesinin kültür ve sanat haberleri sayfasında karşıma çıkan kocaman başlık ise şok oldu:
"Tiyatrolar Kürtlere Kapalı"
Alt başlık:
"Bursa Devlet Tiyatrosu Asmin Singez'in oyununu oynama kararı alıyor ve birden komik bir gerekçeyle vazgeçiyor. Singez bu kararı Diyarbakırlı olmasıyla açıklıyor."
Allah Allah! Tam zırva. Devlet Tiyatrosu Kürtçe oyun da sahneledi, "Kürt oyunu" da. Kürtlere kapalı olsa Asmin Hanım'ın ve Kürt kökenli birçok yazarımızın oyunları Edebi Kurul'dan geçmez, Genel Müdürden onay almaz, Bölge Müdürlüklerince de kabul edilmezdi.
"Dağ Gülü Beybin" oyununun politik yanı da yok. Aşk öyküsü. Üstelik hem hükümetin, hem "aydın" kesiminin desteklediği açılıma uygun...
Meseleyi anlamak için yazarının sayfa dolusu sözlerini dikkatle okudum. Durum felaket. Sevinç, bereket, bolluk düşmanı, yoksunluk, yıkıntı, savaş ve korku yanlısı birileri engellemiş Dağ Gülü'nü.

* * *

İş başa düştü, bu melunca engelleme esrarını aydınlatmak için telefonu aldım elime. Önce DT Genel Müdürü Lemi Bilgin'e sordum. O engellememiş. Oyunla da, Kürtlerle de, bereket ve bollukla da alıp veremediği yok. "Yönetmen vazgeçmiş, görevi başka yönetmen üstlenirse oyun sahnelenir" dedi.
Arkadan DT Bursa Bölge Müdürü Halil Balkanlar'ı aradım. O da yoksunluk, yıkıntı, savaş ve korku yanlısı değil. Anlattı: "Oyun Yönetmen Erdal Gülver'in projesi. İlle yapmak istiyordu. Provalara başladığı gün neşe içindeydi. Sonra vazgeçiverdi. Nedenini ben de anlayamadım."
Erdal Gülver'le konuştum. Ne bir müdahale olmuş, ne de baskı yaşanmış. "Benim takdirim" dedi. "Kendim karar verdim, kendim vazgeçtim."
Sanatçı kaprisi diyebilirsiniz. Ancak, mühendislik gibi bir uğraş değil bu nihayet. Bir ressam başladığı tablodan vazgeçebilir, bir şair ilk dizeyi yazıp gerisini getirmeyebilir. Tabii, tiyatro başkalarının emeğini de kapsadığı için onlara tam benzemez; ama işin o yanı disiplin konusudur, Kürt açılımıyla ilgisi yoktur.
Sonuçta aydınlanmayan tek sır Erdal Beyin iç dünyasında kaldı.

* * *

Pardon, aydınlanmaya muhtaç bir konu daha var.
Taraf beğendiğim bir gazete. Önemli işler başardı, başarıyor.
Suçlama içeren bir soruna ilişkin yayın yapılacaksa, suçlanacak kişi ya da kurumdan bilgi istenir. Özellikle, konu zaman ve mekân bakımından "hassas" ise... Örneğin Diyarbakır'da büyük bir Kürt davasının başladığı gündeysek...
Kürt sorunu üstüne çok doğru şeyler yazıp duran Ahmet Altan'ın söz konusu basın kuralını bilmemesi imkânsız. Frenkler de bir başka etik konusunu hep şu örnekle vurgularlar:
Kalabalık bir tiyatro salonunda "Yangın!" diye bağırmak konuşma özgürlüğü kapsamında değildir.
Şu günlerde Kürt kökenli vatandaşlarımızı yalan yanlış haberlerle kızdırmanın basın özgürlüğü kapsamında olmadığı gibi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.