Kamuoyunun Verheugen'in ziyaretine odaklandığı sırada kardeş gazetemiz Takvim, 70 milyonun cebini doğrudan ilgilendiren bombayı patlattı.
Maliye Bakanı Unakıtan'ın Abant'taki fikir jimnastiği toplantısını izleyen Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Gelir ve Kurumlar vergileri ile KDV'de indirim planlandığını açıkladı.
Maliye'nin iki proje üstünde çalıştığını biliyoruz. İlki Ayaydın'ın sözünü ettiği Gelir ve Kurumlar vergilerinde "zamana yayılmış" indirim ile KDV dilimlerinin 4'ten 2'ye indirilmesi.
Diğeri ise Gelir, Kurumlar ve Vergi Usul yasalarının yeniden yazılması.
Ancak bu iki girişimin de yaraya pansuman olmaktan öte bir yarar sağlamayacağı açık. Türkiye'nin yararlı ama etkisi sınırlı düzenlemelere değil, çok köklü bir vergi reformuna ihtiyacı var...
1998 Temmuz'unda da vergi yasalarında bir dizi önemli değişiklik yapıldı. Arşivleri karıştırın; o tarihte bu düzenlemeler "Önemli sosyal ve ekonomik sonuçlar doğuracak", "Kayıt dışıyla mücadele yolu açıldı" gibi yorumlarla göklere çıkarıldı.
6 yıl sonra tablo ortada: TÜSİAD'dan MÜSİAD'a, TİSK'ten IMF'ye kadar herkes reform reçeteleri öneriyor. Haklılar. Çünkü GSMH'nin yüzde 33.3'üne ulaşan vergi yükü, kaçınılmaz olarak, kayıt dışını besliyor. Son tahminlere göre, kayıt dışı çalışan sayısı 5.5 milyonu aştı. Toplam sigortalı sayısının yarısı!
Türkiye'nin gerçekçi bir vergi politikası belirleyip, vergi sistemini yeni baştan kurmaktan başka çaresi yok.
Kopenhag Kriterleri'ne uyum hayırlısıyla bir bitsin. Sıra herhalde ekonomiyi AB üyeliğine hazırlamak çerçevesinde Maastricht Kriterleri'ne gelecek ve atılacak ilk adımlardan biri vergi reformu olacak.
Ne zaman? En geç 3 yıl içinde. Yani bu iktidar döneminde.