Avrupa Birliği iki dünya yıkımını tetikleyen kıtadan savaşı kovduğu, daha önemlisi uğruna milyonlarca kişinin kurban edildiği sınırları ortadan kaldırdığı için gerçekten Nobel Barış Ödülü'nü hak etmiş olabilir. Ancak benim aklıma nedense bazı sorular takıldı. Örneğin;
1982'de Falkland Adaları'nda Arjantin ordusuyla Marslılar mı savaştı?
Libya'da Kaddafi güçlerine bomba yağdıranlar ve en sonunda da linç ettirenler Jüpiterliler miydi?
Yine Afrika'da onca ülkede (Fildişi Sahili, Kongo, Gine...) askeri müdahalede bulunanlar, başkanlar devirip yerlerine kuklalar oturtanlar Uranüs'ten mi geldiler?
Birinci Körfez Savaşı'nda Saddam Hüseyin'e karşı gönderilen askerler Pasifik adaları yerlileri miydi?
Irak'ı işgal edip Saddam'ı deviren koalisyonda Hugo Chavez'in askerleri mi yer alıyordu?
Yıllardır Afganistan'da savaşanlar Alaska Eskimoları mı?
Avrupa Birliği madem son 50 yılın en büyük başarı öyküsü, niye Nobel Barış Ödülü'nü veren ve törenine de ev sahipliği yapan ülke, Norveç, AB'ye katılmayı reddetti? Hem de 22 yıl arayla yapılan iki referandumun ikisinde de: 1972'de ve 1994'te.
Tüm yakın ve uzak komşuları (İsveç, Finlandiya, Danimarka, Estonya, Letonya, Litvanya) AB'ye katılmalarına rağmen neden Norveçliler'in bugün bile ezici çoğunluğu (yüzde 80!) bu "Muhteşem tasarı"yı ellerinin tersiyle itiyorlar?
AB bir barış projesiyse ve barış da ekonomik zenginlik, refah anlamına geliyorsa, Avrupa neden savaş yıllarında bile görülmemiş bir sosyal krizin pençesinde kıvranıyor?
Neden Yunan Hükümeti sözcüleri, "Savaş yıllarında bile böyle bir ekonomik gerileme, böyle bir işsizlik ve böyle bir yoksulluk görmedik" deyip duruyorlar?
Neden, "Avro Bölgesi"ne üye ülkelerin ezici çoğunluğu durumlarını "Savaş yıllarından bu yana en kötü dönem" diye tanımlıyorlar?
Ve neden hepsi ille de "Savaş"a gönderme yapıyorlar?