Adı üstünde 'zor maç' ama oyunun dilinde "Ben kazanacağım" diyen takım yok. Ne Fenerbahçe ne de Başakşehir benzer hırslarını barındırıyordu. Kader anlarına bırakılmış, "Biri bir şey yapar" moduna geçilmiş. Son maça göre beş değişiklik var Tedesco'nun on birinde. Ancak planda bu oyuncuların farklılık yaratması üzerine bir fikir yok. Talisca'nın emrine verilen hücum aksiyonlarının içine Asensio girmedi. Semedo'nun sakatlanması sonrasında görev alan Kerem de ortalarda yok. Galatasaray maçında da yaşanan bu 'bireysel çöküş' tüm oyuncuları sarmış durumda. Maçı yaşayan Fred ve Alvarez var görüntüde. Takımın kıpırdaması için ilk değişikliklerin (Nene, En-Nesyri, Brown) sahaya girmesi gerekti. Asensio merkeze geçince organizasyon biraz akıl-fikir kazandı. Bu bezginlik, bir gün öncesindeki 'kayıp puan' beklentilerinin, hakem kararından dönmesi olarak yorumlayanlar olabilir. Bu tip maçların çokluğu içinde bizim de zaman zaman "Niye futbol yazıyoruz ki" dediğimiz de oluyor.
Normalde Başakşehir deplasmanında puan kaybı için "Olabilir" dense de rakibinin puan kaybetmesine izin verilmediği süreçte, bunlar yaralayan, motivasyonu geri çeken sonuçlar.
Geriden gelerek kazandığı iki maç sonrasında Tedesco'nun son iki maçta ortaya fark koyamadan takımını oynatması da kabul edilemez. Galatasaray maçında ilk isabetli şut 89'daydı. Dün kaleyi tutan ilk şut gol oldu. Bir takım, böyle bir maça nasıl 'hazırlanamaz' gösterdi herkese. Maç sonlarındaki güzel cümleler, bir teknik adamı başarılı yapmıyor! Ekip olarak çuvalladılar.