F.Bahçe zor giden maçı kısa aralıklarla kornerlerden attığı iki golle kolaylaştırdı, ardından üçüncü golü de atıp farklı kazandı. İlk devrenin geneline baktığımızda çok ilginç bir tablo ortaya çıktı.
F.Bahçe sanki Türkiye liginden değil güçlü bir yabancı takımla zorluk derecesi yüksek bir Avrupa kupası maçı yapıyordu. Konyaspor ilk 45 dakika boyunca topa sürekli sahip olan taraftı. Fenerbahçe oyunu kendi alanında takım halinde topun arkasına geçip kabul ediyor, alan daraltıyordu. Kazandığı topları ise çabuk kaybettiğinden karşı alandaki elverişli alanı yeterince değerlendiremiyordu.
Alex ve Kezman belki de Kadıköy'de hiç bu kadar geniş alan ve markajsız ortam bulmamışlardı. Buna rağmen F.Bahçe ancak 2 tehlikeli atak yapabildi. Devre biterken de bir kornerden rakibin defans ve kaleci hatasından faydalanıp ilk yarının en çok çalışan en çok pres yapan Aurelio ile skor avantajı yakaladı.
Bu moralle çıktıkları ikinci yarıya da yine bir rakibin hatasından kolay bir korner golü bulunca maç orada bitti. İyice disiplinden kopan Konyaspor karşısında bir gol daha buldular. Aslında fark çok fazla daha artabilirdi.
LUGANO, TAYFUN'U KESTİ
Dünkü netice aldatmasın. Ligde hiçbir takım Konyaspor gibi savunma güvencesini Fenerbahçe karşısında bu kadar gözardı etmez. Takımın en büyük artısı rakibin tamamen oyuna hükmettiği ilk yarıda takım savunmasındaki başarıydı.
Orta sahada çok iyi pres yapıldı. Lugano da alışılmış tatlısert anlayışıyla Tayfun'u tamamen pasifize etti.
Zaten Fenerbahçe 4 koşan oyuncuyla orta sahayı kurduğu ve oyun disiplinine sadık kaldığı zaman çok kolay pozisyon vermez. Dün gece de 2 ön libero ile oynayınca bu bir kere daha belgelendi.
Konyaspor dün hakettiği bir yenilgi aldı. 45 dakika oyuna hükmeden bir takım tek pozisyon bulamazsa, günümüz futbolunun en önemli ilkelerinden biri olan savunma güvencesini özen göstermezse ve de bütün bunların üstüne kornerden iki tane çok basit gol yerse yenilgiyi haketmiş demektir.