Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Türkiye ekonomisi niye hızlı büyüdü?

Türkiye ekonomisi 2010'da yüzde 8.9 büyüdü. 2009'da yüzde 4.7 daralan ekonomiydi bu ve son 15 aydır ise büyüyor. Bu sürekli büyüme sonucunda 2009'da piyasa fiyatlarıyla 8 bin 578 dolar olan fert başına gelir 2010'da 10 bin 121 dolara yükseldi. Milli gelir 1.1 trilyon lirayı aşarak, 735.8 milyar dolara ulaştı.
Peki bir önceki yıl daralan ekonomi niye 2010'da hızla büyüdü? Büyüme, güçlü desteğini iç talep artışından aldı. Bunun nedeni de olumsuz bekleyişlerin hızla olumluya döndürülmesi oldu. Çünkü Eylül 2008'de Amerikan mali piyasalarında derinleşen krizin dış şokları Türkiye'yi etkilemeye başladığında bazı işadamları ve köşe yazarları krizin merkezinin Türkiye olduğu gibi bir algı yaratıp beklentileri olumsuza çevirdiler.
Dolayısıyla iç talep hızla geriledi. Ekonomi daraldı. Bir büyük banka çok sayıda elemanı işten çıkartarak çalışanları korkuttu.
Ortaya çıkan kriz lobisi, IMF'den 35 milyar dolar alınıp kendilerine verilmediği takdirde dış borç ödemelerini yapamayacaklarını ileri sürdü. AK Parti Hükümeti'ni ekonomik kriz yoluyla düşürmeye çalışan kesime dışarıdan da destek geldi. Bazı yabancı banka ekonomistleri Türkiye'nin 120 milyar dolar bulamadan 2009'u çıkartmasının mümkün olmadığını ileri sürdüler.
Kurulan bu tuzaktan, Türkiye ekonomisini, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın soğukkanlı stres yönetimi kurtardı. "Kriz teğet geçecek" sözünü kendisiyle alay etmeye kalkanlara rağmen ısrarla tekrar etti. Tüm baskılara direnerek IMF ile stand- by anlaşması yapmayıp halkın sırtına yeni bir borç yüklemedi. Böylece kamu borç yükünü çoğaltmayarak, sürdürülebilir bir kamu borç yükü tablosunu ortaya koydu. Ve Başbakan Erdoğan'ın bu inatçı direnişinin ardından ekonomide hızlı bir toparlanma başladı.
"Peki ekonominin hızlı büyümesinde diğer olumlu etkiler hangileri?" sorusu akla gelebilir. Çetelerle mücadele de ekonomik büyümeye önemli katkı yaptı. Daha önceki yıllarda çetelerce izlenen ülkeyi istikrarsızlaştırma eylemleri ve bu yolda yapılan Danıştay baskını, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayetleri ve Malatya Zirve Yayınevi katliamının üzerine gidilmesi ve zanlıların yakalanması da ekonomiye güven sağladı. Çünkü çete üyelerinin tutuklanmasının ardından cinayetler durdu. Darbe yanlılarının karşılarında savcıları görmeleri, askeri vesayetin artık eskisi gibi süremeyeceğini ortaya koydu.
Bu arada 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda halkın yüzde 58 oranında "evet" oyu kullanması da seçilmiş iktidara güveni artırdı. Böylece 2010'un son çeyreğinde ekonomi beklenenin de üzerinde yüzde 9.2'lik büyüme performansını gösterdi. Referandumda halk askeri vesayetin ve yargı vesayetinin kaldırılmasına evet demeseydi, yatırımlar artmazdı, dolayısıyla ekonomi yüksek oranlı büyüyemezdi.
Gelelim bundan sonra ne olacağına... Eğer 2011'de kamu kesimi borçlanma gereğinin milli gelire oranı yüzde 2 düzeyinde tutulursa ve AB tanımlı kamu borç yükü hedeflendiği gibi yüzde 40.6 seviyesine indirilirse, Türkiye ekonomisinin büyüme hızı Hükümet'in yüzde 4.5'lik hedefine rağmen bunun da üzerine çıkar ve yüzde 5 seviyesinin altına gerilemez. Çünkü yatırımcının ve tüketicinin kamu maliyesine olan güveni sürdüğü takdirde, özel sektör kendi risklerini yönetebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA