En başından söyleyeyim; Hakan Şükür'ün televizyonda futbol yorumculuğu yapmasına zerre kadar itirazım yok. Benim itirazım, Hakan'ın milletvekilliği yapmamasına...
Geçen hafta yazdım; futbol gündeminin en hassas olduğu, ortalığın şike soruşturmasıyla karıştığı günlerde, futbolun Meclis'teki temsilcisi Hakan Şükür'ün sus pus halini yadırgadığımı söyledim.
Hakan eğer gerçekten 'pozisyon yorumlamak' istiyorsa, futbolumuzun geldiği bu son hali Meclis kürsüsünden yorumlasın. Siyasiler ile futbol camiası arasında köprü olsun. Çözüm için bu 'en yetkili makamı' kullanarak, en gerçek ve etkin katkıyı sağlasın.
GÜNAH KEÇİSİ OLDU
Milletvekilliği bir meslek değildir. Bu nedenle vekillerin aynı zamanda gerçek mesleklerini sürdürmelerinde hiçbir sakınca görmüyorum. Yeter ki yetki ve dokunulmazlıklarını ticari menfaate dönüştürmesinler.
Adam iyi bir cerrah ise sırf milletvekilliği yapıyor diye hayat kurtarmayacak mı yani? Üstelik pek çok milletvekili gazetelerde, siyasi içerikli tartışma programlarında 'yorumculuk' yaparken, kabak niye tek başına Hakan'ın başında patlasın ki?
Bunca toz duman arasında aklıma fantastik bir çözüm daha geliyor: Hakan Şükür ile Şansal Büyüka, Maraton programını TBMM'den sunsun. Markus Merk'in boşluğunu da yara kaşımak için zırt pırt Güneydoğu'ya gelen Alman milletvekilleriyle doldursunlar. Zira onlar bizim 'mahalli ligleri' bile çok yakından takip ediyorlar!