Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Gelsin 'Dexter' gitsin 'Shameless'

Neyse işte yukarıda anlattığım gibi hem manita durumundan, hem de hava muhalefetinden içeri tıkılınca ve de diyet nedeniyle eş dost toplaşıp gerçekleştirdiğimiz rakı-balık sefalarına da ara verince, geriye yapacak tek bir şey kaldı: "İzle ve oku!" Önce izlediklerime geleyim; dizilerle bozdum aklımı...

ÜVEY KARDEŞİ AYNI BEN!
'Dexter'ın beş sezonu beni epey oyaladı. İlk başladığında "Ne len bu?" diyor insan ama bu burun kıvırma hali, sadece üç bölüm sürüyor. Sonra geriye kalıyor nefes almadan izlenecek 12X5 bölüm! İnsana sürekli vicdan muhasebesi yaptıran, adalet duygusunu fena çimdikleyen, "Katilin masumu olabilir mi?" gibi sorular sorduran bir antikahraman Dex!
Bir de üvey kızkardeşi var ki; sanki benim ikiz kardeşim. Hem çok erkek, hem çok kadın... Hayata ve olaylara karşı hem çok dirençli, hem de en ufak şeyde zır zır ağlayan sulugözün teki... Ve en büyük benzerlik; ağzının ayarı pek yok!
'Dexter'dan sonra evimin ikinci neşesi 'Shameless' oldu. Gerçi o tek sezon, çabucacık bitiyor ama olsun. Tek kelimeyle ben o aileye bayıldım! 10 numara hikaye, 10 numara senaryo, 10 numara oyunculuk.
Ve 'True Blood'... Tamam ben de biliyorum; dizinin hedef kitlesi ergenler ama bir kere nereden bulaştıysam bulaştım ve bir türlü bırakamadım. Vampirler mampirler şeker bir kasaba hikayesi işte. Hem zaten ben hâlâ TV'de dişime uygun çizgi film göreyim, bütün işimi gücümü bırakıp koltuğa çökerim!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA