Bugün kısa cümleler kurasım var. Ne uzun uzun anlatmaya, ne de dinlemeye halim var... Olur elbet, geçer elbet.
Düzelir mi? Düzelmeyen şey yok elbet... Akşam vakti aldık haberi; artık Fatih Terim Galatasaray'da yok. Hoca antrenmandayken çıkışını vermişler, en kaba tabirle...
Tam da bu burukluğumun üstüne 'Vay be!' çektim kendi kendime.
Dedim; "Kızım, Fatih Terim'e bile bu yapılabiliyorsa; şu hayatta bir daha kimse için sorma, kendini yorma 'Bana bunu nasıl yapabilir?' diye."
İNSANLAR BÖYLE İŞTE
Çünkü bazen hayat böyle.
Hayır, pardon; insan böyle! Çek insanı hayatın içinden; hayat cennet, güzeller güzeli...
Gökyüzü, ağaçlar, deniz, hayvanlar, güneş, mehtap, saatlerce izlediğimiz tablolar, o şahane eserler, müzikler, sesler...
Neyse...
Sordum; "Ayrılığın adam gibisi, efendisi yok mudur şu memlekette?"
Sordum; "Teşekkür etmek; tüm yapılanlar, yaşananlar, emekler için zor mudur?"
Hak teslim etmek yük müdür?
Vefa, üzerine basılıp geçilecek kadar yersiz yurtsuz mudur?
KİBİR VE EGO...
İnsanın kibri, egosu gözlerini karartacak kadar çoksa, o bedende yaşamak işkence değil midir?
Kötü kalpliler Terminatör müdür?
Dedim; "Kızım, sen debeleniyorsun küçücük dünyanda, üzülüyorsun ona buna, kırık dökük kalbini yapıştırmaya çalışıyorsun avuçlarında. Sen kimsin ki; okyanusta kum! Fatih Terim gibi bir değeri bile harcayabiliyor bu insanoğlu bir dakikada!"
Vay be!
Yuh be!
Yazık be!