Mısır devrimi yalnızca Mısırlılar arasında değil, tüm dünyada birçok soruya neden oldu. Bunlar arasında en başta ve hâlâ sorulan bir soru şöyle: Mısırlı kadınlar nerede? Benim buna cevabım: Mısırlı kadınlar daha iyi bir konuma geliyor, ama bu yol uzun ve çetin. Ocak'ta Tahrir Meydanı'nda yaptığımız, Hüsnü Mübarek'i deviren 18 günlük oturma eylemi Mısır toplumundaki birçok engeli kaldırdı. Muhafazakâr genç erkeklerin Mübarek'in polislerinin acımasız ateşine karşı genç kadın eylemcilerle işbirliği yaptığı günü asla unutmayacağım. O olaydan önce hiç bir araya gelmezdik. Kadınlar kuralları yıktı. Biz kadınlar geleneğin ve kültürün bize yakıştırdığı rolden farklı bir rol oynadık. Meydan okumaya hazır olduğumuzu kanıtlamak için hem siyasette hem de kendi içimizde değişim için mücadele ettik ve başardık. Kadınların dik ve gururlu biçimde yürüdüğünü gördüm. Bu yeni beden dili, kendine güvenlerini yüksek sesle ilan ediyordu. Uğruna mücadele edip sonunda kazandıkları sokaklarda konuşarak kahkaha atan kadınlar kaygısızdı. Kamusal ve özel alanlardaki kadınlara ve bir eylemci olarak bana yeni hedefler sunan bir devrim dönemi başladı. Aklıma birçok soru geliyor: Daha köklü bir sosyal devrim için mücadele etmeyi sürdürebilecek miyiz? Mısır'ı hayal ettiğimiz sivil ve demokrat ülkeye dönüştürmenin sonraki aşamalarında bunu sürdürebilecek miyiz? Şaşırtıcı, sert ve zorlu 18 gün boyunca durmadan haykırdığımız sloganlar olan "özgürlük, haysiyet ve sosyal adalet" için savaştık. Şimdi bu değerleri savunmaya karşı çıkmayı nasıl sürdürebiliriz? O zamandan beri yaşanan birçok olay kadınların varlığında bir gerilemeye işaret edebilir. Mısır Anayasası'nı değiştiren komisyonda tek bir kadın bile yoktu. Her gün yaşanan cinsel tacizler, askeri inzibatların insanları sokakta gösteri yaptıkları için tutukladığı ve tutuklu kadınlara zorla bekâret testi yaptırdığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ayyuka çıktı. Tüm bu olaylar umutsuzluğa ve Mısır'da rejimi değiştirebilseniz de kadınlara daha fazla hak ve özgürlük sağlayamayacağınız düşüncesine yol açabilir. Bunun yalnızca buradaki ve ayaklanan Arap dünyasının genelindeki uzun bir mücadelenin başlangıcı olduğunu anlamalıyız. Kadınların yıllardır verilmeyen temel haklarının daha çoğunu elde etmek mi, yoksa siyasi kazanç ve gerçek eşitlik için insanlarla işbirliği yapmak mı daha önemli? Bu soru yalnızca Mısır'dakilere değil, Tunus ve Suriye'de gösteri yapan kadınlara da baktığınızda cevaplanıyor. Bu rejimlerde yaşayan kadınlar yasalar sayesinde bazı haklar alsalar da bunlar yeterli değildi. 25 Ocak'ı "ayaklanma" yerine "devrim" olarak adlandırmak, kadınların zor aşamalardan geçmeyi bekledikleri anlamına geliyor. Bizler ilk ve muhtemelen en kolay olan aşamayı geçtik, ama daha önümüzde uzun bir yol var. Bu yol muazzam bir çaba, yeni söylemler ve müdahaleler gerektiriyor. Kadınlar olarak farklılıklarımızı bir kenara bırakıp, toplumu taleplerimiz doğrultusunda harekete geçirmek için birlikte çalışmayı kararlaştırdık. Kadınları ve erkekleri kapsayan bir hareket oluşturmanın en iyi yol olduğunu anladık. Devrim kaçınılmaz olarak bize yeni yöntemler dayattı. Kadınların davranışları ve topluma katkıları üzerinde çalışmak, artık bir seçenek değil zorunluluk. Kadınlar kamusal alana zorla girmeye devam etmeli ve eylemci ya da siyasetçi gibi belli rolleri yürütemeyeceklerine dair düşünceleri yıkmalı. Bu hareket, yalnızca tek bir Mısırlı kadın tipi olduğu (ve olması gerektiği) klişesini parçalamalı. Şunlara tanık oluyorum: Kadınlar siyaset alanına katılıyor ve seçimlere girmek için gerekli şartları oluşturuyor, gençler yeni sosyal gruplar meydana getiriyor, devrim sonrası ortamda varlığımızı savunmak için kadın haklarına yönelik ittifaklar kuruluyor. Değişimin temelini kuran, kadınların kendi gerçek çabaları. Hareketler böyle inşa ediliyor, mekânlar böyle korunuyor. Devrim kendi mekânlarını korumak ve diğerlerini de alacak şeki lde genişletmek için mücadele eden farklı kuşakların eseriydi. Şu anki hedefimiz okumamız bu; kazanımlarımız üzerine yenilerini koymayı sürdürmek ve onları genişletmek. Engellerin bizi yenmesine izin veremeyiz.