Türkiye’den işgücü talebihde bulunan Almanya’nın, Türklerin topluma fazla karışmasından yana olmadığı da belli oluyordu. İşgücü Antlaşması’nın “kapalı bir sistem kurma” gayreti maddelerinden rahatça anlaşılıyordu. Aradan geçen 50 yıla rağmen Alman siyasiler ülkenin bir “göçmen ülkesi” olduğunu bir türlü kabul etmiyorlar. 31 Ekim 1961 tarihli antlaşma Türklerin sürekli “Gastarbeiter-misafir işçi” kalmasını ister nitelikteydi. Misafir işçilerin çocukları da “Gasterbeiterkinder-misafir işçi çocukları” olarak kalmalıydı. Türkler’e özellikle 1990’lı yılların başlarında yapılan, “Gettolaştılar, topluma karışmıyorlar” eleştirisinde “uyumsuzluk”ta suçlu tarafın sadece Türkler olmadığı da görülmektedir.\n\n
İŞE DÖRT ELLE SARILDILAR\n\nTrenlere binmeden önce her türlü fiziki muayeneden geçirilen Türkler genç, dinamik ve kaslarıyla da güçlüydü. En zor işlere dört elle sarıldılar. Maden ocakları ve otomobil fabrikalarındaki en zor işler Türkleri yıldıramadı. Mümkün olduğu kadar kısa sürede para kazanıp dönmeyi düşünüyorlardı. Almanya aradığı çok dayanıklı işçi bulmanın mutluluğunu yaşıyordu. Türk işçisi heimlardan (işçi yurtları) işe, işten heimlara gelip giden robotlar gibiydi.\n\n
KÜLTÜR ŞOKU\n\nAlmanya’ya işçi olarak gelen Türkler kendilerini ne kadar işe vursa da, fabrikalardan çıkışta kültür şoku yaşıyordu. Çünkü şehirleşmeyi kendi geldikleri topraklarda da yaşamamışlardı. Tarihe not düşülen Almanya Ekonomik Mucizesi’nin (Wirtschaftswunder) ilk semerelerinin görülmeye başlandığı Almanya’da Türk işçiler kültür şoku yaşadı. Bu şok işçilerin bir bölümünü mescit ve cami aramaya yöneltirken, bir bölümü de Alman lokallerinin müdavimi olmaya başladı. Mescit ve cami arayanlar 70’li yılların başlarında daha sonra adları DİTİM, Milli Görüş ve İslam Kültür Merkezleri olacak kuruluşların nüvelerini oluştururken, diğer kesim bira ile tanıştı, “Anadolu Kervanı” diye adlandırılan konserlerle Türkiye özlemi giderdi.\n\n
ON YILDA YÜZ KAT ARTTI\n\nAlmanya’da 1961 yılında 6 bin 800 Türk işçisi vardı. Sadece on yıl içinde, yani 1971’de bu rakam yaklaşık yüz kat artarak 652 bine ulaştı. Çekilen bütün zorluklara rağmen Almanya umut kapısıydı. 1961 ile 1970 arasındaki dönemde Türk işçileri bir insandan çok robotu andırıyordu. Gece gündüz çalıştılar. Çalışmaktan yaşadıkları ülkenin dilini öğrenmeye bile zaman ları olmuyordu. Almanya’nın 1970’lerin ortalarında ulaştığı ekonomik refahta Türk işçilerin bu dönemde akıttığı alın terinin katkısı büyük oldu. Anadolu’da yoksulluğu iyi tanıyan yürekler, Almanya’da parayı bulmak için insanüstü gayretler gösterdi.\n\n
SEYFİ ALP-ARTANÇ SAVAŞ