Ahirette iki mekan vardır. Bu iki mekandan Cehennem, orayı hak edenlere hazırlanan ahiretteki duraktır. Cennet ise iyilere hazırlanan duraktır. Kuran-ı Kerim, cennet ve cehennemi iyi ve kötü amellerin karşılığında gidilecek iki mekân olarak anlatıyor bize. Cennet, iman sahibi olup salih ameller işleyenlere; cehennem ise imansızlara veya imanlı olsa da kötü ameller işleyenlere hazırlanmıştır. İki taraftan hangisine gideceğini insanın buradaki işleri belirler. Hz. Ömer’in (r.a.) rivayet ettiği bir hadis Cebrail ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasında geçen ve cehennemi bizlere tanımlayan önemli bir konuşmayı aktarıyor. Bu hadis cehennem ateşini detaylandırıyor.\n\n
CEBRAİL’İ BİLE ÜRKÜTTÜ\n\nHz. Ömer şöyle anlatıyor: “Cebrail bir gün Peygamberimiz’in yanına rengi değişmiş bir halde geldi. Daha önce hiç böyle gelmemişti. Peygamberimiz (s.a.v.) Cebrail’e (a.s.) renginin neden değiştiğini sordu; ‘Ey Cebrail, sana ne oldu? Seni rengi değişmiş bir halde gördüm!’ dedi. Cebrail şöyle cevap verdi: ‘Ey Allah’ın elçisi! Ben sana gelirken Yüce Allah cehennem ateşinin üflenmesini emretti. Cehennemin bu hali beni ürküttü.’ Peygamberimiz (s.a.v.) Cebrail’e ‘Bana cehennemi anlat’ diye buyurdular. Bunun üzerine Cebrail cehennemi anlatmaya başladı:\n\n“Allah cehennemi yarattığında onu tutuşturup yaktı. Cehennem bin yıl yandı. Sonra beyaz bir hal aldı. Sonra cehennem bin yıl daha tutuşturuldu. Bin yıl yandıktan sonra kırmızı hale büründü. Sonra cehennem bin yıl daha tutuşturuldu. Bin yıl yandıktan sonra sarı bir hal aldı.” “Sonra cehennem bin yıl daha tutuşturuldu. Ve simsiyah bir hal aldı. O şu anda karanlık ve simsiyahtır. Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki, eğer cehennem ateşinden bir köz parçası dünyaya düşecek olsa dünya halkının tümünü yakardı. Ve yine seni Peygamber olarak gönderen Yüce Allah’a yemin olsun ki, eğer cehennem ateşinden bir iğne ucu kadar yer açılsa ve dünyaya kokusu veya harareti yayılsa yeryüzünde bulunan bütün canlılar sıcaklığından ölürlerdi.”\n\n
“RABBİM BİZİ ÖLDÜRSÜN”\n\nKuran-ı Kerim cehennem uğultusunun uzaklardan duyulacağını anlatıyor (Mülk Suresi, 7-8-). Orada kalacak insanların zakkumdan başka yiyecekleri olmayacak (saffet, 63-66). Cehennem azabı uzadıkça uzayacak, nihayet cehennem halkı cehennemdeki görevli baş melek olan Malik’e diyecekler ki; “Malik, Allah’a de ki işimizi bitirsin. Yani bizi öldürsün (Zuhruf, 77).” Halbuki Malik onlara “siz kalıcılarsınız” diyecek. “Bir gün bari azap hafiflesin” diyecekler (Mümin, 49).” Halbuki bu dilekleri de kabul edilmeyecek (Mümin, 50).” Cehennem ehli pişmanlığın zirvesinde iniltiye benzer bir halde mazeretler ileri sürecekler. Kuran onların bu acıklı halini de şöyle tanımlıyor: “Kendilerini koruyacak ne dost, ne de bir yardımcı vardır. Yüzleri ateşte pişirilip çevirildiği gün, keşke Allah’a itaat etseydik, keşke Peygamber’e itaat etseydik. Ey Rabbimiz! Liderlerimize uyduk. Bizi yoldan saptırdılar. Onlara iki kat azap ver (Ahzab, 64-68).” Kuran-ı Kerim cehennem ahalisinin faydasız çırpınışlarını, hasret ve pişmanlıklarını sık sık vurgular. Hz. Peygamber de cehennem azabından bahsederken rengi değişir, sesini yükseltir ve dehşetli halini aktarırdı. Bütün bunlarda gaye insanı doğru çizgiye çekmektir. İyi mümin, iyi insan, vicdanlı insan, samimi insan, merhametli insan, özetle insan gibi insan yapmaktır. Çünkü bazı insanlar var ki onları cennet tatmin etmez. Onları ancak cehennem tatmin eder. Yüce Allah onlara da o hak ettikleri yeri haber veriyor. Bunun adını da cehennem koyuyor.