Federal Meclis İçişleri Komisyonu’nda Federal hükümet tarafından hazırlanan Vatandaşlık Yasası’nda değişiklik öngören yasa tasarısı ele alınarak bu konuda uzmanların görüşleri dinlendi. Komisyona davet edilen Almanya Türk Toplumu (TGD) Eşbaşkanı Safter Çınar, çifte vatandaşlık konusunda yapılan tartışmaları hukuki değil, siyasi tartışma olarak gördüğünü ifade etti. Almanya’da Alman vatandaşlığının verilmesinin bazıları tarafından entegrasyonun taçlandırılması, bazıları tarafından da kişinin topluma uyumunu derinleştiren bir araç olarak görüldüğüne işaret eden Çınar, “Yabancıların Alman vatandaşlığına geçmeleri konusunda getirilen şartların ağırlaştırılması, ilgili kişilere olumsuz yansıyor. Bu, özellikle Almanya’da yaşayan Türk kökenliler tarafından çifte vatandaşlığa karşı çıkılmasını etnik kökenine karşı çıkılması olarak algılanıyor” dedi. Siyasi olarak bunun istenmediğini ancak böyle bir algının bulunduğuna işaret eden Çınar, çifte vatandaşlığın reddedilmesi konusunda getirilen argümanların bu çağa uymadığını belirtti.\n\n
SADAKAT TEZİ GEÇERSİZ\n\nÇifte vatandaşlık konusunda iki ülkeye birden sadakat gösterilemeyeceği yönündeki argümanlara da karşı çıkan Çınar, Aşağı Saksonya eyaletinde hem İngiliz hem Alman vatandaşlığına sahip olan Hıristiyan Demokrat Birlik Partili David McAllister’in geçmişte başbakanlık görevinde bulunduğunu hatırlattı. Tasarıyla belirli bir grubu 23 yaşına kadar iki vatandaşlıktan birini seçmeye zorlayan opsiyon uygulanmasının kaldırılacağını söyleyen Çınar, “Biz bunu yeterli görmüyoruz. TGD olarak çifte vatandaşlığı savunuyoruz” diye konuştu.\n\n
DÖRT UZMANIN GÖRÜŞÜ\n\nGoethe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Astrid Wallrabenstein da tasarının AB’nin serbest dolaşım yasasıyla çelisebileceğini ifade ederek vatandaşların resmi makamlara başka bir AB ülkesine gittiklerinde vatandaşlığını kaybedip kaybetmeyeceğini sormalarının bile bir kısıtlama olduğunu kaydetti. Stuttgart Kamu Dairesi görevlisi Andreas Deuschle, yürürlükteki yasanın kamu dairelerine daha fazla yük getireceğini, 2018 yılında Alman vatandaşlığı ile ebeveynlerinin vatandaşlığı arasında seçmek zorunda kalacak gençlerin sayısının 10 kat artacağını belirterek, bundan dolayı tasarıdaki değişikliği memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Bonn Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Christian Hillgruber ve Heidelberg Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Bernd Grzeszick ise federal hükümet tarafından hazırlanan yasa tasarısının Alman anayasasına ve Avrupa hukukuna aykırı olmadığını savundular.