Anne adayının yaşının 35'ten fazla olması, ilk gebeliğinin olması, sigara kullanması, çok fazla kiloya sahip olması, 2 veya daha fazla bebek beklenmesi, daha önce yapılan ölü doğumlar, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, guatr ya da böbrek hastalıkları gibi hastalıkları ölü doğum yapma riskini artırabilen faktörlerdendir.
ÖLÜ DOĞUMUN SEBEPLERİ NELERDİR?
Annenin ölü doğum yapmasında hem anneden, hem de bebekten kaynaklı nedenler olabilir. Bazı durumlarda gebeliğin neden anne karnında öldüğü açıklanamaz. Yaklaşık 5 ölü doğumdan 1'inde görülen bu durum, sebebi açıklanamayan ölü doğumlar şeklinde adlandırılır.
Bilinen sebepler ise şu şekilde sıralanabilir: Hamilelik esnasında geçirilen enfeksiyonlar ve kanama, preeklampsi ve tansiyon yüksekliği, dekolman plasenta (bebeğin eşinin ayrılması), annede diyabet, annenin yaralanması, kaza geçirmesi veya travma, sepsis, ikizden ikize transfüzyon sendromu, kordon sarkması, kordon sıkışması veya düğümlenmesi kan uyuşmazlığı, bebekte doğumsal (konjenital) anomalilere rastlanması, bebekte kromozomal (genetik) anomaliler olması, gelişme geriliği, erken doğum ve suların zamanından önce gelmesi.
ÖLÜ DOĞUM ENGELLENEBİLİR Mİ?
Riskli gebelikleri, daha yakından takip edip bebeği en uygun zaman ve yöntemle doğurtarak fetal ölüm oranları azaltılabilir.Yeni teknolojik olanaklarla prematüre yoğun bakım ünitelerinde erken doğan bebekleri hayata bağlama oranları yükseltilmiştir.
Riskli gebeliklerde gerekli testler ve ultrasononografik takipler kesinlikle ihmal edilmemelidir. Takip aralıkları kısaltılmalı ve gerekirse hastanede takibe devam edilmelidir. Ancak bu durumda dahi sürekli yapılan kontroller altında bile bebek anne karnında kaybedilebilir. Bebeğin anne karnında öldüğü fark edildiği an mutlaka, zaman kaybedilmeden, sezaryen ile ya da normal doğumla annenin karnından alınmalıdır. Bebeğin orada kalmaya devam etmesi durumunda bazı zehirli maddeler annenin kanına karışabilir, buda anne için ciddi sağlık problemleri oluşturur.