Pandemi döneminde günün büyük bölümünü evde geçiren, arkadaşlarıyla görüşemeyen, parka istediği kadar gidemeyen çocuklarda birçok huy değişikliği de oluştu. Ailelerden sıkça "Artık çocuğumu tanıyamıyorum, çok hırçınlaştı ve sebepsiz yere ağlama krizleri tutuyor. Ne yapacağımızı bilemiyorum" cümlelerini duyuyorum. Aslında bizim evde de durum farklı değil. Kızım da zaman zaman sebebini anlayamadığım ağlama krizlerine giriyor. Peki, ağlayan bir çocuğa nasıl davranmalıyız? Hemen susturmak için istediklerini yerine mi getirmeliyiz yoksa kendi kendine yatışmasını mı beklemeliyiz?
Bu kriz anlarında annelerin elinin ayağına dolaştığını, panikleyip ne çok üzüldüklerini kendimden biliyorum. Bu sebeple bir araştırma yaparken karşıma sevgili akademisyen anne, çocuk gelişim uzmanı Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal'ın paylaşımı çıktı. Bu paylaşımı hemen tüm ailelere aktarmak istedim. Böyle kriz anlarında ne yapmak gerektiğini gayet açık şekilde anlatıyor Kangal: "Çocuğunuz yoğun bir duygu hissettiğinde ya da canı acıdığında beyninde duygusal tepkilerin oluşmasında önemli role sahip olan amigdala hipotalamusa sinyal gönderir ve otonom sinir sistemi aktive olarak gözyaşı bezlerine sinyal gider. İşte tam bu anda çocuğumuz ağlamaya başlar. Yapmamız gereken onu hemen susturmaya çalışmak değildir.
Ağlamak endorfin hormonu salgılamasını sağlar. Bu hormonun iki yararlı etkisi vardır. Birincisi ağrı kesici etkisidir ve bu etkinin morfinden bile fazla olduğu söylenmektedir. Bir diğer etkisi ise rahatlama vermesidir. Dolayısıyla çocuğunuz ağladığında gerçekten acısı azalır ve rahatlar. Bu bilgiye dayanarak 'Aman acısı azalıyormuş ağlasın dursun' tepkisini vermek de doğru değil. 'Git odanda ağla' diyerek onu uzaklaştırmak da doğru değil. 'Lütfen ağlama artık' demek de. Sussun diye çizgi film açmak ya da eline telefon vermek de...
PEKİ, NE YAPALIM?
Öncelikle çocuğunuzun neden ağladığını tespit edelim. İhtiyaçtan mı? Acıdan mı? İlgi istediğinden mi? Ağlamanın nedenini keşfettikten sonra eğer ihtiyaçtansa ihtiyacı giderin. Duygusal bir durumsa duygularını anladığınızı, ağlamanın doğal bir süreç olduğunu vurgulayın. Sarılın, sevildiğini, önemsendiğini hissettirin. Ağlamalarına kıyamasak da bunun doğal bir süreç olduğunu aklınızdan çıkarmayın."
KORONA ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİ ETKİLEMİYOR
Hamileyken koronavirüse yakalanan anne adayları bebeğime geçer mi, çocuğumu sağlıkla doğurabilecek miyim gibi endişeler yaşıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Salih Yılmaz: "Gebeyken covid pozitifliği anne adayını psikolojik olarak çok sarsıyor. Ancak hamileyken bu virüsle enfekte olmak çoğunlukla hafif semptomlarla geçiriliyor. Soğuk algınlığı, kas ağrıları veya grip benzeri semptomlar yaşanıyor" diyor. Yılmaz ayrıca koronavirüs sürecinde hamilelikle ilgili bilinen en büyük yanlışların; anne karnındaki bebeğe virüsün geçtiği, gebenin normal doğum yapamayacağı ve emziremeyeceği olduğunu belirtiyor.
DOĞUM YAPAN ANNELERİN YAŞ ORTALAMASI 29
Türkiye İstatistik Kurumu, 2020 yılı doğum istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye'de 2020'de bir milyon 112 bin 859 bebek doğmuş. Yüzde 48.7'si kız, yüzde 51.3'ü erkek bebek. Doğurganlık hızının en yüksek olduğu ilimiz Şanlıurfa, en düşüğü ise Karabük.
Doğurganlık yaşı da 2001 yılında 20-24 yaş grubunda iken 2020 yılında bu 25-29 yaş grubuna ilerlemiş. Doğumlarını 2001 yılında gerçekleştiren annelerin ortalama yaşı 26,7 iken 2020 yılında 29 olmuş.
2001 yılına göre doğum hızı düşmesine rağmen, Türkiye'nin toplam doğurganlık hızının Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin toplam doğurganlık hızlarından daha yüksek olduğu görülüyor.