Berlin'de bazı binalar vardır, önünden geçip gidersiniz ama durup baktığınızda size bir şey fısıldar. Geçmişten, yaralardan, yeniden ayağa kalkmaktan söz eder. Berlin Mitte'deki Schützenstrasse 8 tam olarak böyle bir adres. Duvar sonrası Berlin'in kendini yeniden inşa ettiği yıllarda, hafızayı silmeden, geçmişle kavga etmeden ayağa kalkmanın simgesi olarak tasarlanan bu yapı, bugün hala aynı duyguyu taşıyor. Cephelerine baktığınızda sanki farklı dönemler yan yana gelmiş gibi ama aslında tek bir cümle söylüyor; yeniden başlamak, geçmişi yok saymak değildir. İşte bu yüzden arsaVev'in Berlin'deki ilk yurt dışı satış ofisini tam da bu binada açması tesadüf değil. Çünkü bu hikaye sadece bir şirketin Almanya'da ofis açma hikayesi değil. Bu, iki şehir arasında kurulan duygusal bir bağın, bir ev hayalinin ve "yeniden başlama" cesaretinin hikayesi...
Türkiye'de özellikle Ege Bölgesi'nde geliştirdiği projelerle adından söz ettiren arsaVev, Berlin'de açtığı bu ofisle birlikte konut ihracatına resmen adım atıyor. Ama burada anlatılan şey kuru bir satış hamlesi değil. Berlin'deki ofiste, çağrı merkezinden müşteri ilişkilerine, satıştan satış sonrası hizmetlere kadar her şey tek bir çatı altında yürütülüyor. Yani Türkiye'deki sistemi olduğu gibi buraya taşıyan bir yapıdan söz ediyoruz.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk'e göre, Türkiye'de yıllardır göz ardı edilen bir alan var. Konut ihracatı... Çünkü bugüne kadar bu iş çoğunlukla aracılar üzerinden yürütülmüş. Oysa arsaVev, "Biz bu işi kendimiz anlatalım" diyor. Berlin ofisiyle yapılan da tam olarak bu. Türkiye'deki projeleri, Türkiye'den ev alma hayali kuranlara doğrudan anlatmak.

ONLİNE SATIŞTA ÖNDE
Berlin'in seçilmesi de rastlantı değil. Çünkü şirketin online satışlarında Berlin uzun süredir dikkat çekiyor. Almanya'da yaşayan, Türkiye ile bağını koparmamış, bir gün Ege'de bir ev hayali kuran çok sayıda insan var. ArsaVev, bu hayali artık ekrandan değil, yüz yüze anlatmak istiyor. Üstelik hedef yalnızca Almanya'daki Türkler değil. Almanlar ve diğer yabancı yatırımcılar da bu hikayenin bir parçası.
Bu noktada işin lifestyle tarafı devreye giriyor. Çünkü konu sadece yatırım değil; hayat tarzı. Ege'de bir sabaha uyanmak, deniz kokusuyla kahve içmek, şehirden uzak ama hayattan kopmadan yaşamak... Avrupa'da yaşayan birçok insan için bu hayal, artık sadece bir tatil fikri değil, bir yaşam planı. ArsaVev de tam olarak bu duygunun peşinden gidiyor.

Şirketin vizyonu Berlin'le sınırlı kalmıyor. Belçika, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde de benzer ofisler açmak gündemde. Çünkü Avrupa'da "arsa ve ev" modeli bilinen bir sistem. ArsaVev, bu modeli kendi yaklaşımıyla birleştirerek farklı ülkelerde de anlatmak istiyor. Halihazırda İspanya, Almanya ve İngiltere'de arazi geliştirme çalışmaları yapılması da bunun göstergesi.
Bülent Öztürk'ün altını çizdiği bir başka nokta ise Türkiye'nin gayrimenkulde geldiği seviye. İnşaat kalitesi, hizmet anlayışı ve yatırım potansiyeli açısından Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinin önünde olduğunu söylüyor. Son 10 yılda Türkiye gayrimenkul pazarının Euro bazında ciddi bir değer artışı yaşaması da bu görüşü destekliyor.

BİNANIN HİKAYESİ ÇOK ÖZEL
mimar Aldo Rossi'nin eseri olan Schützenstrasse'deki ofis çok etkileyici. Bu bina, Berlin'in küllerinden doğuşunu simgeliyor. ArsaVev'in Berlin ofisi de, bir anlamda yeni bir başlangıcın sembolü. Bir yanda geçmişiyle barışmış bir şehir, diğer yanda memleketten bir ev hayali kuran insanlar... Arada ise bu hayali somutlaştıran bir köprü var. Berlin'de yaşayan biri için bu ofis, sadece bir satış noktası değil. İçeri girdiğinizde Türkiye'yi hatırlatan bir sıcaklık, Ege'yi çağrıştıran bir hayal ve "bir gün" diye başlayan cümlelerin karşılık bulduğu bir alan var. ArsaVev'in 2030 hedefi büyük ise yıllık 1 milyar Euro satış hacmi. Bunun yarısının Avrupa'dan gelmesi planlanıyor. Ama bu hedefin arkasında sadece büyüme değil, hikâye var. Berlin'de, yeniden doğuşu simgeleyen bir binada başlayan bu yolculuk, aslında iki şehir arasında kurulan uzun soluklu bir yaşam köprüsü. Schützenstrasse 8 bugün sadece bir adres değil. Türkiye'den Avrupa'ya uzanan bir hayalin, geçmişle geleceği yan yana getiren bir yaşam fikrinin sessiz ama güçlü anlatıcısı.