- Kutlukhan Perker'in çizimleri, kitaba nasıl bir boyut kattı?
- Türkiye'deki kitap dünyası estetiğe önyargılı bakıyor. Halbuki kitap estetiği geleneksel olarak o kadar önemliydi ki. Birkaç gün önce Konya'da Mevlana Müzesi'ni gezdik, hep elyazmalarının içeriği kadar estetiğine de dikkat ettim. Bu da bir sanat. Onun için kitabı da ürün olarak, estetiğiyle birlikte öne çıkaran bir çalışma yapmak istedik. Kutlukhan Perker çok kıymetli bir sanatçı. Sanatın farklı dallarından gelen insanların yarattıkları ortak sinerjiye de çok inanıyorum.
- Geriye bakmaya başlamışken, çocukken yazdığınız günlükleri de yayımlamaya cesaret eder misiniz?
- Hiçbirini saklamadım. Hayatımda hiç koleksiyoncu olmadım. Bu kadar göçebeliğin insandan alıp götürdüğü de bu. Biriktirmek gibi bir şansınız yok, öyle de yaklaşmıyorsunuz hayata. Kütüphanemin olması bile bir iki yıldır. Ankara'da bir koli kitap, Boston'da, İstanbul'da. Bir depoda tutuyorsunuz, seneler sonra su basmış, fareler yemiş oluyor. Yeni yeni biriktirmeyi öğreniyorum.