Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Bebeğim üç yaşında

3-6 yaş çocukluk döneminin en canlı dönemidir. 3 yaşına gelen çocuk belirgin fiziksel yetiler kazanır. En önemli gelişmelerden biri dil yeteneğindeki artıştır. Kelime dağarcığındaki artışa eklenen, düzgün cümle kurabilme yeteneği bu döneme özgü çevreye ilgiyle birleşince bazen anne babaları çileden çıkaran sorular başlar. "Bu ne, niye böyle oluyor, ama o zaman neden değişmiyor....." şeklinde peş peşe gelen sorulara nasıl yetişeceklerini ve bazen de ne yanıt vereceklerini şaşıran aileler, kızmakla, çocuğun öğrenmesini engelliyor olma ikilemi içinde kalabilirler. Gelişen yetenekler dille sınırlı değildir. Artık daha dengeli yürüyebilen, koşabilen, merdiven çıkabilen çocuğun erişkinlere olan bağımlılığında da azalma olmuştur. Çevreyi tanımaya yönelik eylemlerinde bu yeteneğini de kullanan çocuk, artık eskisi kadar "annesinin eteğinden ayrılmayan" bağımlı olma özelliğinden sıyrılmaya başlamıştır. Hala etrafı karıştırmaktan hoşlansa bile, artık daha az zarar veren ve yardım etme isteği taşıyan bir çocuk olmaya başlamıştır. Tuvalet eğitimi tamamlanmış, yemeğini kendi başına yiyebilen, üstünü giyme çabası gösteren bir çok yönden bağımlı da olsa, bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerliyordur. Tüm bu gelişmeler çocuğun artık bireysel bir varlık olmaktan çıkıp, toplumsal bir varlık haline geldiğinin göstergesidir. Toplumsallaşmanın getirdiği sonuçlardan birisi de ailelerin çocuklara bazı kuralları öğretmesidir. Böylece onlara "yapma, yasak, o öyle olamaz" gibi uyarılarla ahlak kuralları, toplumsal kurallar yavaş yavaş öğretilmeye başlanır. 3 yaşına gelen çocuğun hayal gücünde ki artış dikkat çekicidir. Çizgi filmlere ilgisi artar. Kahramanları olmaya ve onların yaptıklarını taklit etmeye başlarlar. Sözcüklere artan ilgisi nedeniyle yeni öğrendiği ve hoşuna giden sözc ükleri durmadan tekrarlamaya başlar, kendiliğinden sözcükler uydurur. Bazı sözcükleri tekrarlamak ona komik geldiği için güler. Ailenin hoşlanmadığı "ayıp" kelimelere ilgisi artar. Bunları söylemekte sakınca görmez. Yanında konuşulanları dinlemez, oyun oynar gibi görünmesine karşın dinler ve unutmaz. Üstelik hayal gücü çok yoğun olduğundan dinlediklerini, duyduklarını abartabilir ve korkabilir. Bu dönem çocuğunun korkuları yoğundur. Gelişimsel özellik olduğu için tedavi edilmez. Ancak aile tarafından korkuları desteklenirse artar ve sorunlara yol açabilir. Yanlış algılamaları fazla olduğundan ve gerçekle olmayanı tam olarak ayırt edemediğinden korku ve endişeleri olabilir. B u dönem çocuğuda beden bütünlüğü çok önemlidir. Bedenine olan her hangi bir travma, abartma özelliğiyle de birleşince sorun çıkarır. Düştüğünde oluşan ufacık bir çizik için çok fazla ağlayabilir. Daha sonra yarasının nasıl kanadığını, ne kadar büyük olduğunu abartarak anlatır. Oyun bu dönem çocuğu için en önemli uğraştır. Büyükler için sadece "oyun" olan bu süreç çocuk için ciddi bir iş ve gereksinimdir. Bu nedenle yemeğin hazır olduğunu ve yemek yedikten sonra oyuna devam etmesini isteyen anne ile, oyunu yani işini bitirmeden kalkmak istemeyen çocuk arasında çekişme olur. Çocuklar oyunla duygularını ortaya koyar, becerilerini geliştirir ve öğrenirler. Kurdukları oyunla kendi dünyalarını yaratan çocuklar, öğrendikleri şeyleri oyunla pekiştirirler. Ayrıca oyun içinde başka kimliklere bürünerek (anne, baba vb.) dünyasını genişletir. Büyüklerin davranış şekillerini oyun içinde yansıtırken, onların kimliklerine bürünerek yaptıkları kurgularla onların yanlışlarını ve onlardan isteklerini de dile getirirler. Oyun, aynı zamanda daha önceki dönemde bencil olan çocuğun toplumsallaşma yoludur. İki çocuk yanyana geldiği zaman hemen oyun oynamaya başlarlar. Arada sorunlar çıksa da bu süreç çocuğun paylaşımı ve toplumsallaşması için önemlidir. Oyun çocuklarla çalışan profosyonellerin zaman zaman öykü almak, çocuğun sorununu öğrenmek ve tedavi etmek için kullandıkları bir yöntemdir. Tüm bu gelişimler, sosyalleşmenin başlaması, oyunun önem kazanması, kuralların gerekliliği çocuğun kreşe başlamasının gerektiğini gösterir. Özellikle günümüz koşullarında, annesi çalışsın çalışmasın kendi yaşıtlarıyla, kurallı bir ortamda olabilmesi önemlidir. Ayrıca paylaşmayı, anlaşmayı öğrenebilmesi için de, üç yaşına giren her çocuğun kreş eğitimi alması uygundur.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA