Geçen pazar, TRT-1'de Yaşam Sohbetleri programında konuklarım, Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan çiftiydi. Kısa bir süre önce evlenen ve evlilikleri basın yoluyla herkes tarafından takip edilen, eleştirilen, onaylanan yeni evli bir çift. Onlarla evlilik üzerine konuştuk. Öncelikle yaşadığımız yere, aile yapımıza, sosyo-ekonomik düzeyimize göre evlilik şeklimiz, beklentimiz değişiyor. Bu nedenle evlilikleri her yönüyle birbiriyle kıyaslamak doğru değil. Ama şartları ne olursa olsun, her evlilikte beklenen bazı şeyler vardır. Bunlar, sevgi, saygı ve uyum olarak sıralanabilir. Neye göre seçiyoruz evleneceğimiz kişileri? Pınar'la Yağmur'un cevabı 'sevgi'ydi. Ama şunu da eklediler: "Sevginin yanında diğerine güven ve uyum sağlayacağına ilişkin inanç." Maalesef ülkemizde, büyüklerin bizler adına yaptığı seçimler hâlâ çok fazla. 'Görücü usulü' denilen bu yöntemin içinde, bazen aile büyüklerinin gençlerin uygunluğunu göz önüne aldıkları, bazen de kendi istek ve çıkarlarına göre karar verdikleri malûm. Seçim hakkımızı kullanabildiğimiz zamanlarda ne oluyor? Seçim nedenlerimizi, bilinçli ve bilinç dışı olarak ayırabiliriz. Hemen herkesin evleneceği kişi için sıraladığı, fiziksel görünümden davranış şekillerine kadar uzanan, iş ve maddi durumu kapsayan listeleri vardır. Sonra bir bakarız ki saydığımız özelliklere hiç uymayan birini eş olarak seçmişiz. Bunu genellikle âşık olmakla, sevmekle açıklamaya çalışırız. Ama genellikle açıklamaya yetmez aşk. İşte orada bilinç dışı istemler, beklentiler, gereksinimler belirir. Eşte aradığımız güven, sığınma, bir baba, bir anne ya da farkında olmadığımız bir başka gereksinim olabilir bu seçimi yaptıran.
CİNSEL EĞİTİM ŞART
"Zıt kutuplar birbirini çeker," sözü, çok yaygındır. Daha çok da anlam verilemeyen, yakıştırılamayan birliktelikleri açıklamakta söylenir. Oysa dıştan gözlenen uygunluktan çok, seçimleri etkileyen, kişilerin birbirlerinden beklentileridir. Eğer beklentimizi karşılayan biri varsa ya da bizde olmayan bir özelliği taşıyarak bizi bütünlediğini düşünüyorsak, eş seçimi için karar verebiliriz. Cinsel uyum ya da moda değimiyle 'ten uyumu' da tabii ki eş seçiminde ve evliliğin sağlıklı sürmesinde etkendir. Ama tüm uyumlar gibi, cinsel uyum için de bazı özellikler, bilgiler ve zaman gerekir. Ülkemizdeki gibi cinsel eğitimin olmadığı, hatta cinselliğin çok da doğal bulunmadığı, üstelik kadınlar açısından çok da önemli olmadığının düşünüldüğü koşullarda, eş seçiminde cinselliğin yeri tartışılır. Oysa diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da beklentilerimizi saptayacak ve anlayacak kadar bilgimiz olduğunda, işimiz kolaylaşacaktır.
YAŞIN ÖNEMİ
Evliliğin uygun yaşı nedir? Konuklarımın en çok konuşulan yanı belki de aradaki yaş farkıydı. 15 yaşında kızların 60 yaşında erkeklerle evlendirildiği bir ülkede, kadının yaşının erkekten fazla olması hâlâ tartışılabiliyor. Bu tartışmaların yanıtı, aslında en başta söylediğimiz evlilik için olmazsa olmazda; yani sorumluluk alabilme ve olgunlaşmada yatıyor. Aslında evlilik, iki ayrı kültürün harmanlanmasıdır. Sorun bu harmanlamanın hem diğer iki kültürden farklı, hem de onların izlerini taşıyacak şekilde yapılabilmesidir. Genelde ailelerin istediği ise kendilerinin tekrarı, devamı olan bir yapıdır. Bunun için çaba harcarlar ve kazanmayı beklerler. Oysa bu kabul edilebilir bir durum değildir. Yeni çiftin ailelerinden farklı ve dünyanın değişen haline uygun olmaları, sağlıklı evliliğin temelidir. Demek ki uygun evlenme yaşı, tüm bunları sağlayabilecek olgunluğa gelinmiş olan yaştır. Yeterli olgunluğa ulaşmadan yapılan evlilik, baştan sıkıntılarla başlar. Oysa bir anlamda evlilik, ilişkimizi yaşam boyu sürdüreceğimize ilişkin kendimize olan inancımızı yüksek sesle tekrarlamaktır.